Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • DSpace İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Öz, Firdevs Tulga" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Klinik Koşullarda Etkilenmiş Dentin Ve Enfekte Dentin Ayrımı
    (Selçuk Üniversitesi, 2021) Kaya, Seren; Öz, Firdevs Tulga
    Dünya genelinde en yaygın görülen hastalıklardan olan diş çürüğü, ağrı ve hassasiyet gibi semptomlarla ortaya çıkabilmekte ve diş dokusunun yıkımına, çiğneme fonksiyonu kaybına ve estetik olmayan görünüme sebep olabilmektedir. Günümüzde artan çürük oranıyla beraber süt ve sürekli dişlerde derin dentin çürükleriyle karşılaşılma sıklığı da artmıştır. Derin dentin çürüğü terimi; çürüğün tamamının kaldırılmasıyla pulpanın ekspoz olma riskinin bulunduğu durumlarda kullanılmaktadır. Süt dişlerinin, sürekli dişler sürene kadar yer tutucu olarak görev yapmaları ve genç sürekli dişlerin kök gelişimlerinin devam edebilmesi amacıyla bu dişlere uygulanacak tedavilerin mümkün olduğunca vital tedaviler olması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu sayede pulpa dokusunun canlılığını koruması ve devam ettirmesi amaçlanmaktadır. Derin çürük tedavisi sırasında çürüğün tamamının temizlenmesi pulpa perforasyonlarının ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Meydana gelen pulpa perforasyonu dişin uzun dönem prognozunu olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle, etkilenmiş ve enfekte dentin ayrımı konservatif tedavide koruyucu yönlendirme sağlaması açısından önemlidir. Laboratuvar çalışmalarında, enfekte dentin ile etkilenmiş dentin arasındaki sınır gözle ayırt edilebilirken, klinikte diş hekimleri belli rehber kriterler kullanarak, bu sınırın nerede ortadan kalktığına ve uzaklaştırılması gereken dentin miktarına subjektif olarak karar verirler. Bu nedenle hekimler arasında kaldırılan dokunun nitelik ve miktarında varyasyonlar olabilmektedir. Sonuç olarak, ideal bir tedavi için tüm hekimlerin etkilenmiş ve enfekte dentin ayrımını ve klinik özelliklerini iyi bilip ne kadarının uzaklaştırılması gerektiğine doğru olarak karar verebilmesi gerekmektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Süt Dişi Başlangıç Mine Lezyonlarının Remineralizasyonunda Kullanılan Farklı Yapıdaki Diş Macunlarının Mikrosertlik Üzerine Etkisinin İn Vitro Koşullarda Değerlendirilmesi
    (Selçuk Üniversitesi, 2022) Uysal, Sevil; Öz, Firdevs Tulga
    Amaç: Bu çalışmada; farklı içeriklerdeki remineralizasyon kapasitesine sahip diş macunlarının, üst süt kesici dişlerdeki başlangıç mine lezyonlarının remineralizasyonu üzerine etkinliğinin in vitro koşullarda değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Çalışmamızda başlangıç mine lezyonu oluşturulan 40 adet üst süt kesici dişe uygulanan remineralizasyon materyalleri sırasıyla; florid içerikli diş macunu (F), kazein fosfopeptid- amorf kalsiyum fosfatlı diş macunu (CPPACP), nanohidroksiapatitli diş macunu (nHAP), ve kalsiyum gliserofosfat içeren diş macunu (CaGP)’dur. Materyaller dişlere 7 günlük pH döngüsü boyunca günde iki defa bir aplikatör yardımıyla uygulanmıştır. Örneklerin yüzey sertliğindeki değişimler ise mikrosertlik testiyle değerlendirilmiştir. Bulgular: Tüm gruplarda demineralizasyon sonrası mikrosertlik değerlerinin başlangıç ve pH döngüsü sonrası değerlerine göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde düşük olduğu belirlenmiştir (p<0,05). Kullanılan diş macunlarıyla tedavi edilen örneklerin mikrosertlik bulguları değerlendirildiğinde; çalışma sonucunda, grupların pH döngüsü sonrası yüzey mikrosertlik değerleri arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu belirlenmiştir (p<0,05). Demineralizasyon ve remineralizasyon alanlarının mikrosertlik değerlerinin sağlam mine değerlerine göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde düşük olduğu belirlenmiştir. Tüm ajanların remineralizasyondan sonraki yüzey sertlik değerleri demineralize alanlardan istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulunmuş, remineralizasyondan sonra elde edilen yüzey sertlik kazancı açısından gruplar arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır. Sonuç: Çalışmamızın mikrosertlik bulguları değerlendirildiğinde; tüm gruplarda uygulanan remineralizasyon ajanlarının, oluşturulan başlangıç çürüklerinin remineralizasyonunda etkili olduğu ve floridli macunlara alternatif olarak kullanılabileceği düşünülmektedir.

| Selçuk Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Selçuk Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Konya, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim