Yazar "Şeker, Cevdet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 16 / 16
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Asit Reaksiyonlu Bir Toprağın Islahına Tavuk Gübresi, Odun Külü ve Kireç Uygulamalarının Etkisi(Selçuk Üniversitesi, 2018) Çalış, Ramazan; Şeker, CevdetBu çalışmada tavuk gübresi (TG), odun külü (KL), kireç (KR) ve tavuk gübresi+odun külünün (TG+KL) ağırlıkça eşit oranlardaki karışımlarının asit reaksiyonlu bir toprağın bazı fiziksel ve kimyasal özelliklerine etkileri 70 günlük seraçalışmasında belirlenmiştir. Sera denemesinde fırın kuru ağırlık esasına göre2500 g toprak doldurulan saksılara; kontrol (K), TG; 20, 40 ve 80 g saksı-1,KL; 2.5, 5 ve 10 g saksı-1, TG+KL (1:1 g/g) 5, 10 ve 20 g saksı-1ve KR 2, 4 ve6 g saksı-1uygulamaları yapılmıştır. Kontrol ile kıyaslandığında tüm uygulamalarda toprak pH’sı yükselmesine rağmen, toprak pH’sını artırmada en etkiliuygulamaların KL’nin 2.5 ve 5 g saksı-1dozları, TG+KL’nin 10 g saksı-1’lıkdozu ve KR’nin 5 g saksı-1dozu olmuştur. Bu uygulamalar toprak pH’sını5.30’dan 6.5-7 aralığına yükseltmiştir. TG uygulamaları diğer uygulamalar ilekıyaslandığında agregat stabilitesi ve tarla kapasitesi su içeriğini daha fazlaartırmıştır. Diğer taraftan TG’nin 80 g saksı-1’lık uygulama dozu elektrikiiletkenlik (EC) değeri kontrole göre %241 oranında yükseltmiştir. Hem toprakpH’sını istenen seviyeye getirmesi ve hem de toprağa organik madde kazandırmasından dolayı asit reaksiyonlu bir toprağın ıslahında TG+KL karışımlarıönerilmiştirÖğe Asit Reaksiyonlu Bir Toprakta Yetiştirilen Mısır Bitkisinin Gövde-Kök Biokütlesi ile Klorofil İçeriklerine Tavuk Gübresi, Odun Külü ve Kirecin Etkisi(Selçuk Üniversitesi, 2018 Mart) Çalış, Ramazan; Şeker, CevdetBu çalışmada tavuk gübresi (TG), odun külü (KL), kireç (KR) ve TG+KL’nin ağırlıkça eşit oranlardaki karışımlarının asit reaksiyonlu bir toprakta mısır bitkisinin gelişimine etkileri sera koşullarında belirlenmiştir. Sera denemesi fırın kuru ağırlık esasına göre 2500 g toprak doldurulan saksılarda; kontrol (0), TG 20, 40 ve 80 g saksı-1 , KL 2.5, 5 ve 10 g saksı-1 , TG+KL (1:1 ağırlık/ağırlık) 5, 10 ve 20 g saksı-1 ve KR 2, 4 ve 6 g saksı-1 uygulamaları yapılarak yürütülmüştür. TG uygulamaları diğer uygulamalarla kıyaslandığında, daha yüksek bitki boyu, gövde çapı, gövde biokütlesi, kök biokütlesi ve kök kuru maddesi ile klorofil b içeriği değerleri oluşturmuştur. Çalışma sonucunda TG ve TG+KL uygulamaları, mısır bitkisinin gelişimini daha fazla artırması ve bir atık madde olan KL’nin asit reaksiyonlu toprağın pH’sını iyileştirme potansiyeli nedeniyle, önerilmiştir.Öğe Asit reaksiyonlu bir toprakta yetiştirilen mısır bitkisinin gövde-kök biokütlesi ile klorofil içeriklerine tavuk gübresi, odun külü ve kirecin etkisi(Selçuk Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, 2018) Çalış, Ramazan; Şeker, CevdetBu çalışmada tavuk gübresi (TG), odun külü (KL), kireç (KR) ve TG+KL’nin ağırlıkça eşit oranlardaki karışımlarının asit reaksiyonlu bir toprakta mısır bitkisinin gelişimine etkileri sera koşullarında belirlenmiştir. Sera denemesi fırın kuru ağırlık esasına göre 2500 g toprak doldurulan saksılarda; kontrol (0), TG 20, 40 ve 80 g saksı-1, KL 2.5, 5 ve 10 g saksı-1, TG+KL (1:1 ağırlık/ağırlık) 5, 10 ve 20 g saksı-1ve KR 2, 4 ve 6 g saksı-1uygulamaları yapılarak yürütülmüştür. TG uygulamaları diğer uygulamalarla kıyaslandığında, daha yüksek bitki boyu, gövde çapı, gövde biokütlesi, kök biokütlesi ve kök kuru maddesi ile klorofil b içeriği değerleri oluşturmuştur. Çalışma sonucunda TGve TG+KL uygulamaları, mısır bitkisinin gelişimini daha fazla artırması ve bir atık madde olan KL’nin asit reaksiyonlu toprağın pH’sını iyileştirme potansiyeli nedeniyle, önerilmiştirÖğe Bazı toprak düzenleyicilerin rüzgâr erozyonuna olan etkileri: Laboratuvar ölçekli rüzgâr tüneli çalışması(Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020) Erci, Vildan; Şeker, CevdetKurak ve yarı kurak bölgelerde önemli bir çevre problemi olan erozyon, yeryüzünün oluşumu ve iklim olaylarıyla başlayan, insan-toprak ilişkileriyle hızlandırılan ve zararı geç fark edilmiş, sürekli bir olaydır. Gerekli önlemlerin alınabilmesi için erozyon ve etkilerinin iyi bilinmesi ve bu bilgiler ışığında çözümler üretilmesi gerekmektedir. Laboratuvar ölçekli rüzgâr tüneli çalışmaları ile arazi şartlarının getirmiş olduğu dezavantajlar azaltılabileceği gibi, erozyon için önemli unsurlardan birisi olan eşik hız değerinin yükseltilebilmesi için daha kısa sürede daha çok ve stabil denemeler yapılabilecektir. Bu kapsamda yapılan bu çalışmada mevcut rüzgâr erozyonu problemine yönelik fazla sayıda uygulamaların etkisini kısa sürede deneyebilmek ve çözüm önerileri getirebilmek için 0.4x0.4x5 m boyutlarında laboratuvar ölçekli bir rüzgâr tüneli tasarımı yapılmıştır. Tasarımı yapılan rüzgâr tünelinde 5, 7, 9 ve 11 m s-1 rüzgâr hızları, rüzgâr profilini ve hız dağılımını belirlemek için referans hızlar olarak belirlenmiştir. Tünelin gövde başlangıcına 0.5-1.5-2-2.5 m mesafelerinde yer alan ölçüm noktalarının (toplamda 28) her birinden, belirlenen her bir yükseklik için rüzgâr hız ölçümleri 2 adet hassas anemometre ile yapılmıştır. Bu işlem her bir referans hızı için ayrı ayrı olacak şekilde tekrarlanarak rüzgâr tüneli boyunca toplamda 2240 noktada rüzgâr hız ölçüm sonuçları elde edilmiştir ve bu sayede rüzgâr tünelinin profili ve hız dağılımı ortaya çıkarılmıştır. Laboratuvar şartlarında, oluşturulan koşullarda yapılan uygulamaların rüzgâr erozyonuna etkilerinin belirlenmesinde Konya ovasında, Sarıcalar ve Karapınar mevkiinden, işlemeli tarım yapılmayan alanlardan sırasıyla alınan siltli killi tınlı ve kumlu tın tekstüre sahip toprak örnekleri kullanılmıştır. Belli koşullar altında meydana gelen erozyon miktarına melas (M), çimento (Ç), melas + çimento karışımı (ÇM) ve hidrojel (H) uygulamalarının farklı dozlarının (6.66-13.33-26.66-53.33 g m-2) 0.075 m2 yüzey alanına sahip, 0.5 kg'lık toprak örneklerine ayrı ayrı uygulanarak 24 saat boyunca beklemeye bırakılmıştır. Bu sürenin sonunda rüzgâr tünelinin test odasına, uygulama yapılmış toprak örnekleri ayrı ayrı yerleştirilerek 10 dk boyunca 2 farklı rüzgâr hızına (9 ve11 m s-1) erozyona maruz bırakılmıştır. Bunun sonucunda yapılan uygulamaların erozyon ile kaybedilen toprak miktarında meydana getirdikleri azaltma, her bir tavadaki toprak miktarlarının erozyon öncesi ve sonrası ayrı ayrı tartılması ile belirlenmiştir. Sonuç olarak, her iki toprak örneği için de 9 ve 11 m s-1 rüzgâr hızlarında hidrojel uygulamalarının sırasıyla; 13.33, 26.66 g m-2 ve üzeri dozlarında oldukça etkin olduğu, çimento ve çimento + melas karışımında ise 13.33 g m-2 ve üzeri uygulamalarında yaklaşık olarak aynı etkiyi gösterdiği istatistiki olarak belirlenmiştir. Melas uygulamasının çalışmada kullanılan mevcut dozları deneme şartlarında erozyonu önlemedeki etkinliği sınırlı kalmış olup, sonraki çalışmalarda daha yüksek dozların ve farklı uygulamaların denenmesi yerinde olacaktır. Yapılan çalışma kapsamında erozyonu önlemedeki etkileri göz önüne alındığında, hidrojelin diğer toprak düzenleyicilerine kıyasla rüzgâr erozyonunu, yüzeyde oluşturduğu kabuk katmanı sebebiyle, daha iyi önlediği belirlenmiştir. Fakat, kolay ulaşabilme ve ekonomik açıdan değerlendirilecek olursa hidrojele alternatif olarak çimento veya çimento ve melas karışımının kullanılmasının daha uygun olacağı bu çalışma ile değerlendirilmiştir.Öğe Effectiveness of Conventional and Minimized Tillage Practices on Soil Quality Properties and Maize Yield Attributes(Selçuk Üniversitesi, 2022) Mut, Resul; Şeker, Cevdet; Negiş, HamzaThe effects of tillage systems on soil properties and crop productivity have been the subject of many studies to ensure sustainable productivity. Aims: In the study, the effects of different tillage methods applied in the intermediate period of wheat-maize rotation on the soil quality properties and corn yield elements were investigated in the pre-planting period (PP) and plant growth period (PGP) of corn. Methods: Conventional tillage (CT), minimum tillage with subsoiling and chisel (MT1), minimum tillage with subsoiling (MT2), minimum tillage with chisel (MT3) and direct sowing (DS) methods were compared. As a result of the tillage practices, at 0-20 cm, the highest bulk density values were measured in the DS and CT methods, and 20-40 cm was determined in the CT method. The penetration resistance values of the soils measured at a depth of 0-80 cm were significantly affected by the applications made in both PP and PGP. The highest saturation value was measured in the MT3, the highest field capacity and plant available water contents were measured in the DS. The effects of the applications on the chemical properties of the soil and the nutrient content of the corn plant were limited. The effects on only grain protein ratio from yield components of corn plant were significant, the highest value was measured in CT. Considering the sustainable management of soils labour requirement and lower costs it was concluded that DS and MT methods are more applicable than CT methods in terms of yield.Öğe Effects of four different crops harvest processes on soils compaction(2017) Negiş, Hamza; Gümüş, İlknur; Şeker, CevdetThe rapid population growth in the developing world in order to meet the food demands, agricultural land is exposed to high traffic in the year. The composed traffic influences negatively the physical properties of the soil. As a result of unconsciously processing the soil; the loss of organic matter increases, the compaction occurs at the top and bottom of soils, the structure breaks down and thereby, soil degradation begins. Because of the degradation, there is a significant decline in productivity. Water storage property of the soil in Konya plain, where it is located in the arid and semi-arid climate zone, has great important. The connection between soil particle array and pore structures is important in terms of soil water holding capacity. In this study, the effects of agricultural machinery on the soils, which are under different cultures (corn, sugar beet, sunflower and wheat), was examined at the pre-harvest and post-harvest stage. Bulk density and soil compaction were measured in the clay soils. The bulk density values showed an alteration between 1.21-1.46. Showed significant differences between pre and post-harvest the bulk density values. In the measurements of penetration resistance values of 0-20 and 20-40 cm, the values measured before harvest were observed to increase after harvest.Öğe Effects of Selected Amendments on Soil Properties and Emergence of Wheat Seedlings(Agricultural Inst Canada, 2003) Şeker, CevdetCrusting can have a prominent effect on seedling emergence. Crust formation at the soil surface is a common feature of many soils including the silty loam soil (Aquic Haplocalsids) from the Konya plain examined in this investigation. The effects of different soil amendments on modulus of rupture and aggregate stability in water were measured in a pot experiment in the laboratory. Seedling emergence of wheat (Triticum durum Desf.) and penetration resistance was investigated in a microplot experiment in the greenhouse. Portland cement, barnyard manure (dairy cattle), city waste compost (municipal refuse) and wheat straw were used in the pot experiment, and Portland cement and barnyard manure were investigated in the microplot experiment. Soil amendments were added to the soil samples at rates of 0, 2, 4 and 6% (wt/wt) and the samples including a control were incubated at about field capacity water content for up to 100 d in the laboratory. The moduli of rupture values and water stable aggregates were measured after 25, 50, 75 and 100 d of incubation. All the soil amendments reduced the modulus of rupture compared with the control soil sample. The modulus of rupture of the control and mixes with Portland cement, barnyard manure, city waste compost and wheat straw (6%, wt/wt) after 100 d of incubation were 726, 0, 494, 564 and 113 kPa, respectively. Aggregate stabilities of the control and the soil amended with Portland cement, barnyard manure, city waste compost and wheat straw (6%, wt/wt) after 100 d of incubation were 5.16, 55.02, 10.82, 8.44 and 34.98%, respectively. Seedling emergences of wheat and penetration resistances of the control and the soil amended with Portland cement and barnyard manure (6%, wt/wt) in the microplots were 29, 80 and 36%; 489, 0 and 471 kPa, respectively.Öğe Farklı Toprakların Penetrasyon Dirençleri Üzerine Su İçeriklerinin Etkisi ve Regresyon Modelleri(Tubitak, 1999) Şeker, CevdetThe purposes of this study were to determine the relationships between soil water content and soil penetration resistance, and to develop regression models for comparing penetration resistance in different soils. A field study was conducted on four different soils in Entisol on the Konya plain. Significant relationships were found between soil water content and soil penetration resistance (r2= 0.77 to 0.99). The results of regression analysis showed that the regression equation was Y=a+bX3, in which Y was penetration resistance (kPa) and X was soil water content (%), a and b were constants changing with soil and different layers of the same soil. Correlation coefficients between penetration resistance calculated from regression equations and penetration resistance from field experiment measurements varied between 0.94 and 0.99.Öğe Farklı Toprakların Penetrasyon Dirençleri Üzerine Su İçeriklerinin Etkisi ve Regresyon Modelleri(1999) Şeker, CevdetBu çalışmanın amacı, toprak su içeriği ile penetrasyon direnci arasındaki ilişkileri ortaya koyarak, farklı toprakların penetrasyon dirençlerinin birbirleri ile kıyaslanmalarını sağlayacak uygun modeller geliştirmektir. Arazi çalışması, Konya ovasında yer alan, Entisol ordosuna dahil, dört farklı toprak üzerinde yapılmıştır. Çalışma sonuçlarına göre, toprak su içerikleri ile penetrasyon dirençleri arasında önemli ilişkiler olduğu belirlenmiştir (r20.77 ile 0.99). Bu ilişkiyi ifade etmede YabX3 regresyon denkleminin uygun olacağı, yapılan regresyon analizlerinden ortaya çıkmıştır. Buradaki Y kilopascal (kPa) olarak penetrasyon direncini, X ağırlık yüzdesi olarak toprak su içeriğini, a ve b ise regresyon analizi sonucu bulunan sabiteleri ifade etmektedir. Bulunan regresyon denklemlerinden hesaplanan penetrasyon dirençleri ile ölçüm sonucu elde edilen penetrasyon dirençlerinin korelasyon katsayıları 0.94 ile 0.99 arasında değişmiştir.Öğe Konya Ovası topraklarında kaymak tabakası oluşumunun önlenmesi üzerine bir araştırma(Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995-11-17) Şeker, Cevdet; Karakaplan, SaimKonya ovasında kaymak tabakası problemi bulunan alanlardan alınan toprak örneklerinin bazı özellikleri ile kırılma değerleri arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Kay mak tabakası açısından en problemli olan toprağın bu bozuk özelliğini düzeltmek için on değişik ıslah maddesi denenmiş, etkili olan beş ıslah maddesi ile 100 günlük inkübasyon denemesi kurulmuştur. Kırılma değerini en fazla düşüren ve agregat stabi- litesini en fazla artıran iki ıslah maddesinin (çimento ve buğday şamam) buğdayın sürgün çıkışı ve toprağın penetrasyon direncine etkileri sera şartlarında incelenmiştir. En etkili bulunan ıslah maddesinin (çimento) oluşturduğu agregatlann donma- çözünmeden nasıl etkilendiği ortaya konmuştur. Ayrıca etkili ıslah maddesinin 30°C sıcaklıkta en fazla agregasyon artışı sağladığı saptanmıştır.Öğe Konya Ovasında Toprak Özellikleri ile Kırılma Değerleri Arasındaki İlişkiler*(1999) Şeker, Cevdet; Karakaplan, SaimKonya-Çumra-Karapınar arasında, kaymak tabakası sorununun görüldüğü arazilerden, 0-15 cm derinlikten alınmış 16 adet toprak örneğinde toprak özellikleri ile kırılma değerleri arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Toprak örneklerinden silt yüzdesi, dispersiyon oranı, elektriksel iletkenlik, organik madde, kireş, suda çözünebilir kalsiyum, magnezyum, sodyum, sülfat ve klor içerikleri ile kırılma değerleri arasında istatistiksel bakımdan önemli pozitif ilişkiler; kum yüzdesi, agregat stabilitesi, değişebilir kalsiyum, potasyum ve suda çözünebilir bikarbonat içerikleri ile kırılma değerleri arasında ise önemli negatif ilişkiler saptanmıştır. Tane yoğunluğu, tarla kapasitesi, solma noktası, kil yüzdesi, pH, katyon değişim kapasitesi, değişebilir magnezyum ve sodyum içerikleri, değişebilir sodyum yüzdesi ve suda çözünebilir potasyum içeriği ile kırılma değerleri arasındaki ilişkinin istatistiksel bakımdan önemli olmadığı bulunmuştur.Öğe Ovasında Toprak Özellikleri ile Kırılma Değerleri Arasındaki İlişkiler(Tubitak, 1999) Şeker, Cevdet; Karakaplan, SaimSome physical and chemical analyses were done in sexteren surface (0-15 cm) soil samples from the area among Konya-Çumra-Karapmar, showing soil crusting. Relationships between sois properties and modulus of ruputre were studied. There was a positive relationship between modulus of rupture and available water silt percentages, dispersion ratio, electrical conductivity, organic matter percentage, lime content and soluble calcium, magnesium, sodium, sulfate and chlorine contents. There was a negative relationship between modulus of rupture and sand percentage, aggregate stability, exchangeable calcium content, soluble bicarbonate content. The relationships between modulus of rupture and particle density, field capacity percentage, wilting point percentage, clay percentage, pH, cation exchange capacity, exchangeable sodium percentage, soluble potassium content were found nonsignificant.Öğe Penetrasyon direnci ile bazı toprak özellikleri arasındaki ilişkiler(1999) Şeker, CevdetBu çalışmanın amacı, dört farklı toprağın penetrasyon direnci ile ölçülen bazı özellikleri arasındaki ilişkileri ortaya koyarak, penetrasyon direncinin tahminini sağlayan regresyon denklemlerini geliştirmektir. Çalışma Konya ovasında, Entisol ordosunda yer alan üç farklı toprak üzerinde yürütülmüştür. Çalışma sonuçlarına göre penetrasyon direnci ile kütle yoğunluğu ve 0.2 pm'den küçük por yüzdesi arasında önemli pozitif ilişkiler tesbit edilmiştir. Penetrasyon direnci ile toplam porozite, 50 ym'den büyük ve 50-8.6 \ım arası por yüzdesi ile ise önemli negatif ilişkiler olduğu bulunmuştur.Öğe Short-Term Impacts of Biochar Applications on Physico-Mechanic and Chemical Properties af Two Contrasting Textured Soils(Selçuk Üniversitesi, 2021) Abdulwahhab, Qutaiba Riyadh; Şeker, CevdetThe effect of biochar applications on soil properties varies significantly depending on soil textures. Therefore, a pot experiment was carried out to investigate the effects of biochar (BC) amendment on some soil physico-mechanic and chemical properties, such as bulk density (BD), particle density (PD), mean weight diameter (MWD), aggregate stability (AS), Attarberg limits, soil pH, electric conductivity (EC), organic carbon (OC), total nitrogen (TN), and C:N ratio of two different textured calcareous soils (Clay and Sandy Loam). Biochar produced from sunflower residues were mixed with soils at the rate of 0, 1, 2 and 4%. All pots were watered to field capacity and incubated for 30 days. The results showed that biochar improved soil structural properties for both studied soils. Although mean weight diameter (MWD) was increased in clay soil, it was decreased in sandy loam soil. The liquid limit was increased by an increment of BC application rates in both soils, and the plastic limit was increased in single clay soil. BC affected selected soil chemical properties by decreasing soil pH, and increasing the soil EC, OC, TN, and C: N ratio, but no effect was detected on CaCO3 content in both soils. Organic carbon mineralization ratio increased in the clay soil amended with BC, however, decreased in the sandy loam soil compared with the control sample. As a conclusion, the biochar amendment improved soil physico-mechanic properties of the studied soils. However, the effect on chemical properties was inconsistent.Öğe Tarla Trafiğinin Toprak Profilindeki Gözenekliliğe ve Sıkışmaya Etkisi(Tübitak, 2000) Şeker, Cevdet; Işıldar, A. AliThe aim of this experimental study was to determine the effect on soil porosity and compaction of the number of the tractor passes on the soil surface. The soil has a sandy loam texture. A tractor passed once, twice, and four times while the water content of soil was near field capacity. Numbers of tractings increased soil bulk density and compaction, and decreased total porosity, void ratio, air porosity and drainage porosity. One and two tractor passes did not markedly affect the percentage of porosity kept at field capacity porosity, but four tractor passes improved it.Öğe Tarla Trafiğinin Toprak Profilindeki Gözenekliliğe ve Sıkışmaya Etkisi(2000) Şeker, Cevdet; Işıldar, A. AliThe aim of this experimental study was to determine the effect on soil porosity and compaction of the number of the tractor passes on the soil surface. The soil has a sandy loam texture. A tractor passed once, twice, and four times while the water content of soil was near field capacity. Numbers of tractings increased soil bulk density and compaction, and decreased total porosity, void ratio, air porosity and drainage porosity. One and two tractor passes did not markedly affect the percentage of porosity kept at field capacity porosity, but four tractor passes improved it.