Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • DSpace İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Alptekin, Duygu" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Çelişik Duygularda Toplumsal Cinsiyet Ayrımcılığı Sorgusu: Üniversite Gençliğinin Cinsiyet Algısına Dair Bir Araştırma
    (Selçuk Üniversitesi, 2014) Alptekin, Duygu
    Ataerkillik toplumun tüm kurumlarına ve sosyal ilişki ağlarına sinerek kadınların aleyhinde işleyen bir toplumsal cinsiyet rejimidir. Bu rejimin dayanakları, cinsiyet hiyerarşisinde erkekleri kadınlardan daha üst düzeylerde tutan geleneksel normlar ve değerlerdir. Her gelenekselliğin bu duruma yönelik bir fonksiyonu olduğu kabulünden ziyade eril tahakkümü sağlayan gelenekselliklere takılmak gerekir. Erkeklerin bu hegomonik durumunu besleyen ve toplumda yerleşik olan normlar ile değerler, gizli güç kaynakları olarak işlerlik gösterebildiği gibi aleni biçimde de taraftar toplayabilmektedir. Her koşulda ise cinsiyetler arasında haklara dayalı ayrımcılıkların oluştuğu ve eşitsiz toplumsal yaşam koşullarında kadın ve erkeklerin kutuplaştırıldığı aşikardır. Ataerkil toplum yapısının içerdiği bu cinsiyete dayalı ayrımcılığın çatışmacı doğası gereği, toplumda kadın ile erkek zıtlıklara ve eşitsizliklere dayalı etkileşim örüntüsünde vücut bulur ve bu durum toplumda hakim kılınan toplumsal cinsiyet algısı ile sosyo-kültürel olarak devam eder. Bu doğrultuda gençliğin cinsiyet algısı, cinsiyet ayrımcılığı sorununun çok boyutlu bir şekilde anlaşılabilmesi ve çözümlenebilmesi, geleceğe dair planlamaların yapılabilmesi için gerekli bir vizyon aracıdır. Buna göre araştırmanın kavramsal modelinin ve yönteminin dayanağı olan toplumsal cinsiyetçilik çalışmalarının önemli kuramlarından Çelişik Duygulu Cinsiyetçilik Kuramı açıklanarak bu kurama dayanarak geliştirilen ölçek tanıtılacaktır. Erkeklerin, özünde cinsiyet ayrımcılığını barındıran kadınlara dair hislerinin ve düşüncelerinin çelişkili yapısı hem kuramsal hem de nicel verilerle değerlendirilecektir. Çalışmada toplumsal cinsiyet ayrımcılığını Çelişik Duygulu Cinsiyetçilik Ölçeği’nin (ÇDCÖ) alt boyutları olan düşmanca ve korumacı cinsiyetçilik algısı temelinde açıklamak ve gençliğin geleneksel-modern karşıtlığında cinsiyete dair benimsediği değerleri, savunduğu fikirleri ve bu doğrultudaki davranış ve eylemlerini değerlendirmek amaçlanmıştır. Bu amaçla, Selçuk Üniversitesi’nde öğrenim gören gençlerin katılımlarıyla bir alan araştırması gerçekleştirilerek, ulaşılan bulgulara çalışmada yer verilmiştir. Gençlerin kadın ve erkek arasındaki güç hiyerarşisine ilişkin algıları; cinsel, ekonomik ve mesleki ayrımcılığa işaret eden ifadeler ile kadın-erkek ilişkilerine dair bağlılık, koruyuculuk, minnettarlık, üstünlük gibi sosyo-psikolojik vurgular içeren ifadelerin yer aldığı ÇDCÖ’nin uygulama sonuçları ile ortaya konulmuştur. Gerçekleştirilen faktör analizinin sonuçları, bu yönde yapılan önceki çalışmaların tespitleri ile harmanlanarak değerlendirilmiştir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Sokaktan Akademiye: Kadın Hareketinin Kurumsallaşma Süreci
    (Selçuk Üniversitesi, 2011) Alptekin, Duygu
    Kadınların yaşamlarını anlamlandırmanın, toplumsal rollerini ve eylemlerini açıklamanın yanı sıra kadın kimliğinin oluşumunda ve biçimlendirilmesinde de etkin rol oynayan feminist hareket ile bu hareketin akademide kurumsallaşma sürecine yönelik ‘bilimde kadın’ konusu günümüzde sosyal bilimler alan yazınında yoğun olarak tartışılmaktadır. Konuya ilişkin çalışmalarda akademide kadın varlığına işaret eden sayısal verilerin yanı sıra feminist söylemlerin gelişim sürecinde biçimlenişi ve uğradığı dönüşümler de ele alınmaktadır. Kadınların 18. yüzyılda küçük gruplar halinde sokak eylemleriyle başlayan mücadeleleri günümüzde akademik çalışmalarla desteklenen, yerel, bölgesel ve uluslararası organizasyonlar çerçevesinde etkinlik sağlayan bir biçime dönüşmüştür. Bu dönüşümde kadının konumunun insan hakları bağlamında iyileştirilmesini ve kadın erkek ilişkisinin toplumsal cinsiyet ayrımcılığının ötesinde sağlıklı yürütülmesini amaçlayan; kadınların eğitim düzeylerinin giderek yükselmesine, eğitmen, araştırmacı ve bilim kadını statüsünde nicel ve nitel göstergelerin artmasına yol açan köklü oluşumların katkıları söz konusudur. Bilimsel çalışmalarda kadın hareketine ilişkin temel kavramların ve kuramların giderek daha yoğun yer almasının yanı sıra yüksek öğretim kurumlarında kadın araştırmalarına yönelik merkezlerin ve birimlerin kurulması da kuşkusuz kadın hareketinin kurumsallaşmasına ivme kazandırmaktadır. Bu çalışmanın çıkış noktasını, feminist kuramların ortaya çıkmasında ve kadına yönelik sosyo-politik dönüşümlerin gerçekleşmesinde etkin olan kadın hareketi ile bu etkinlik düzeyinin yükselmesi açısından önem taşıyan bilim alanındaki kurumsallaşma süreci oluşturmaktadır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Toplumsal aidiyet ve gençlik: Üniversite gençliğinin aidiyeti üzerine sosyolojik bir araştırma
    (Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2011) Alptekin, Duygu; Koçak, Abdullah
    Aidiyet, her ne kadar bireysel seçimlere dayansa da, bireyin bağlılık ve sadakat ilişkileri geliştirebileceği bir grupla özdeşleşme tecrübesidir ve dolayısıyla tek başına yaşanan bir tecrübe değildir. Üstelik aidiyet duygusu sosyal ve kültürel etkileşimlerin sonucuna bağlı olarak güçlenip zayıflayabilir. Bununla birlikte aidiyetin kaynağını, mikro ölçekli grupsal ilişkilerde, makro ölçekte ise toplumun genelinde bulmak mümkündür. Toplumun bireylere sağladığı imkanlar ve karşıladığı gereksinimler önemli olmakla birlikte bireylerin de mensubu olduğu topluma karşı beslediği bağlılık duygusu, ilgisi ve beklentileri de birey ile toplum arasındaki ilişkiyi anlama noktasında çok önemlidir. Bu çalışmada ise toplumsal aidiyetin üniversite gençliği üzerinden teorik ve uygulamalı olarak bir çözümlemesini gerçekleştirmek amaçlanmıştır. Gelişmekte olan ülkelerin temel özellikleri incelendiğinde en önemli unsurun ?gençlik? olgusu olduğu görülecektir ki bu kavramı tüm unsurları ile ele alıp yönlendirmek ve yönetmek toplumun topyekün kalkınmasındaki en önemli kilometre taşını oluşturacaktır. Aynı zamanda geleceğin toplum yapısının mühendisliği anlamında en önemli yapı taşlarından biri olan ?gençlik? kavramı geleceğe yönelik toplumsal uzlaşma ve birliktelik beklentileri açısından ciddi bir projeksiyon imkanını da beraberinde getirmektedir. Bu bağlamda Türkiye'de üniversite gençliğinin toplumsal aidiyetini kısmi olarak ortaya koyabilmek, geleceğe yönelik öngörüde bulanabilmek ve sosyo-kültürel aksaklıklar ile eksiklikleri belirleyerek tavsiyelerde bulanabilmek amacıyla Konya İli'nde Selçuk Üniversitesi öğrencilerine yönelik bir alan araştırması gerçekleştirilmiştir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Üçüncü dünya ülkelerinde kadın hakları bağlamında feminizm
    (Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, 2008) Alptekin, Duygu
    Sömürgecilik hareketlerinden günümüzdeki küreselleşme sürecine kadar devam eden toplumların sosyo-ekonomik şekillenişi, kadının dönüşümünü ele alan araştırmalarda da incelenen önemli bir konu olmuştur. Kadın, toplumun geçirdiği tarihsel evrimlerden ve kültüründen ayrı düşünülemeyeceği gibi artık uluslararası organizasyonlar çerçevesinde de sorunlarının tartışıldığı ve çöZüm yollarının arandığı bir konuma gelmiştir. Bununla birlikte Üçüncü Dünya'nın sıkıntılı hayalının kadının yaşantısında da önemli güçlükler yarattığı bir gerçektir ve ortak. kadın sorunlarından ayn bir sosyo-kültürel zemine özgü sorunlarla da ele alınması gereklidir. Sağlıklı yaşam koşullarına sahip olamayan Üçüncü Dünya kadınının ölümüne neden olabilecek düzeydeki yaşam tarzı, bu önem çerçevesinde çalışma kapsamına alınmıştır. Bu sosyal yaşam sorunları bağlamında kadın hakları ve feminist mücadeleler sorgulanmaya çalışılmıştır. Dünya genelinde yürütülen kadına yönelik faaliyetlerin niteliksel ve işlevsel eksikliği, ülkelerin sosyo-kültürel dokusunun dikkate alınmadığının bir göstergesi . ' . olarak karşımıza çıkmıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Üçüncü Dünya ülkelerinde kadın hakları bağlamında feminizm
    (Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006) Alptekin, Duygu; Aydın, Mustafa
    Feminizm, kadın ile erkek arasındaki esitligin temelde insan hakları baglamında degerlendirilmesi gerektigini ifade eden bir düsünce sistemi bütünüdür. Bu çalısmada, küresellesme sürecinin etkileri göz önünde bulundurularak, feminizm akımı etkileri çerçevesinde Üçüncü Dünya ülkelerindeki kadın hakları ve sorunları analiz edilmistir. Yapılan literatür çalısmasının sonuçlarına göre, bu ülkeler yoksulluk, açlık, egitimsizlik gibi pek çok sosyal sorunlarla savasım içinde yasam mücadelelerinin verildigi ülkelerdir. Üçüncü Dünya ülkeleri kadınları, hem ülkeler arası esitsizliklere hem de toplumsal cinsiyet esitsizligine maruz kalmaktadır. Feminizm kadın hakları mücadelesini en fazla bu ülkelerde göstermeli, uluslararası kuruluslar çalısmalarını ülkelerin sosyo-ekonomik ve kültürel özelliklerini de dikkate alarak gerçeklestirmelidir. Kadınlar toplum içinde hakları olan konumlara erisemedikçe o toplumların kalkınmaları güçlesecektir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    A Var Analysis of the Unemployment-Suicide Relationship in the Case of Turkey Within the Context of Anomie Theory
    (2010) Alptekin, Duygu; Alptekin, Volkan; Uysal, Doğan
    The relationship established between unemployment and the increasing social problems of our day has become a starting point for many research studies. It was researched through a multi-disciplinary approach in many countries whether there was a causal relationship between unemployment and suicide, which is of vital importance as one of these social problems, and it was found that, in general, there was a significant relationship between these two variables. In this sense, the relationship between these two social problems in Turkey between the years 1974 and 2007 was evaluated in the present study. The elationship between unemployment and suicide was first investigated by using theoretical models. Based upon Durkheim's Theory of Anomie, unemployment was accepted as one of the socio-economic reasons behind suicide in terms of the inequitable division of labor. This relationship, which is also supported by a number of important studies in the literature, was also evidenced by the VAR analysis which was conducted by using the data of the mentioned period. The study was concluded with the result that there was a significant relationship between the issues of unemployment and suicide in Turkey.

| Selçuk Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Selçuk Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Konya, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim