Yazar "Antepli, Ali" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 41 nolu Türkiye Muhasebe Standartları çerçevesinde tarımsal faaliyetlerin muhasebeleştirilmesi: Büyükbaş hayvancılık işletmesinde bir uygulama(Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2014-05-30) Antepli, Ali; Alagöz, AliBu doktora tezi, tarımsal faaliyetlerin gerçekleşmesinde ortaya çıkan muhasebe olaylarının kaydedilmesi ve raporlanması konusunda Türkiye Muhasebe Standardı 41 çerçevesinde 5 hesaplı uygulama ve tek hesaplı uygulama kayıtları ile Vergi Usul Kanununa göre yapılan kayıtların karşılaştırmaları yapılarak muhasebeleştirilmesini ve örnek olay uygulamasını içermektedir. Çalışma dört bölüm olarak oluşturulmuştur. Çalışmamızın birinci bölümünde; tarımsal faaliyetler ve tarım işletmeleri konuları ele alınmış, bu bağlamda tarımsal faaliyetlerin özellikleri, tarımsal faaliyet türleri ve tarım işletmelerinin özellikleri ayrıntılı bir biçimde açıklanmıştır. İkinci bölümde; tarım işletmelerinde muhasebe sistemi ele alınmıştır. Bu bölümde, tarım muhasebesinin tarihsel gelişimi, tarım işletmelerinde envanter işlemleri, değerleme işlemleri, amortisman işlemleri ve tarımsal devlet teşvikleri hakkında bilgiler verilmiştir. Üçüncü bölümde; Uluslararası Muhasebe Standartları hakkında genel bilgi verilmiştir. Türkiye Muhasebe Standartları ve Türkiye Muhasebe Standardı 41 Tarımsal Faaliyet Standardının tarihsel gelişimi açıklanmış ve daha sonra Türkiye Muhasebe Standardı-41 nolu Tarımsal Faaliyet Standardı ayrıntılı olarak incelenmiştir. Dördüncü ve son bölümde ise; süt sığırcılığı faaliyetinde bulunan tarım işletmelerinde muhasebe işlemlerine yönelik yeni bir model önerisi geliştirilmiş ve Türkiye Muhasebe Standardı-41 kapsamında örnek bir uygulama yapılmıştır. Bu uygulamada maliyetlerin 7/B seçeneğine göre kaydedilmesi ve Tekdüzen Hesap Planında olması gereken hesap önerilerine yer verilerek, 5 hesaplı ve tek hesaplı uygulama kayıtları ile Vergi Usul Kanununa göre yapılan kayıtlara yer verilmiştir.Öğe Bazı Sosyo-Demografik Değişkenler Açısından Kamu Çalışanlarının Finansal Okuryazarlık Düzeylerinin İncelenmesi(Selçuk Üniversitesi, 2020) Kılınç, Erhan; Antepli, AliSon günlerde finansal araç çeşitliliğinin artması ve finansal derinleşmeyle birlikte finansal faktörlerin ekonomik büyüme ve kalkınma üzerindeki etkisi daha önemsenir hale gelmiştir. Finansal piyasalarda başarılı olabilmek ve kaynakları etkin kullanabilmek için hane halkına kadar öğrenilmiş bir finansal okuryazarlığa ihtiyaç bulunmaktadır. Bu anlamda finansal okuryazarlık kavramı araştırmacılar tarafından önem kazanan bir konu haline gelmeye başlamıştır. Bireylerin gelir ve gider dengelerini sağlama, tasarruf yapabilme, yani parayı yönetebilme yeterliliği olarak da ifade edilen finansal okuryazarlık; finansal yönetim hakkında yeterli bilgiye sahip olmayı gerekli kılmaktadır. Finansal okuryazarlık sayesinde bireyler, hem finansal araçlar hakkında doğru bilgiye sahip olmakta hem de tasarrufun sağladığı kazanımlarla birlikte daha sağlıklı finansal kararlar verebilmektedirler. Finansal okuryazar bir birey, gelir- gider dengesini sağlayabilen, bütçe hazırlayabilen, geleceğe yönelik tasarruf yapabilen ve borcu yönetebilen bir kişidir. Finansal okuryazarlık bireysel finansmanda olumlu etkiler yarattığı için toplumsal finansmanın dengesinin sağlanmasında da olumlu katkılar sağlamaktadır. Bu çalışma, Konya ili Beyşehir ilçesi kamu çalışanların bazı sosyo-demografik özelliklerine (cinsiyet, medeni durum, yaş, meslek ve eğitim durumu) göre finansal okuryazarlık düzeylerinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Bu kapsamda Konya ili Beyşehir ilçesinde görev yapan toplamda 203 kamu çalışanına 7’si kişisel bilgi formu, 62’si finansal okuryazarlığa ait olmak üzere toplam 69 soruluk bir anket yöneltilmiştir. Verilen cevaplar SPSS paket programında frekans, yüzde, ortalamalar ile t testi, Anova ve ki-kare testleri analiz edilerek yorumlanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre katılımcıların cinsiyet, meslek, yaş, medeni durum ve eğitim durum değişkenlerine göre finansal işlem tutum ve davranışlarında, temel finansal kavramları bilme düzeylerinde ve finansal yatırım tercihlerinde istatistiksel olarak bazı anlamlı farklılıklar saptanmıştır. Akademisyen ve memurların, öğretmen ve işçilere göre finansal kavram bilgi düzeylerinin daha yüksek olduğu (p<0,01); cinsiyet, medeni durum ve yaş değişkenleri ile kamu çalışanlarının temel finansal bilgi düzeyi ve yatırım tercihleri arasında istatistiksel bir anlamlı farklılık olmadığı saptanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre memurların, diğer kamu çalışanlarına göre finansal durumu yönetmede kendilerine daha çok ‘oldukça başarılı’ gördükleri ve parayı harcama yöntemini genellikle aileden kazandıklarını; öğretmenlerin diğer kamu çalışanlarına göre düzenli para biriktirmeye daha yatkın oldukları; işçilerin diğer kamu çalışanlarına göre aylık altın biriktirmeye daha çok tercih ettikleri görülmektedir.Öğe Türkiye Varlık Fonunun İslami Finansal Enstrümanların Gelişmesine Muhtemel Katkıları(Selçuk Üniversitesi, 2019) Antepli, Ali; Alpay, VolkanUlusal varlık fonları (UVF) geleneksel kamu emeklilik fonları ve ulusal para biriminin destekleyen oluşumlardan farklı yeni bir varlık yönetim türü olarak ortaya çıkmıştır. Ulusal varlık fonları genel olarak yurtdışında yatırım yapan kamu himayesinde veya kontrolünde bulunan finansal oluşumlardır. Ulusal varlık fonları, daha çok faaliyet alanları belirlenirken kuruldukları ülkelerinin konjonktürel ve gelecek bakımından ihtiyaçları doğrultusunda teşekkül ettikleri anlaşılmaktadır. Ulusal varlık fonlarının ilk örneği 1854 yılında Amerika Birleşik Devletleri- Teksas’da kurulan Perment Scholl Fund (PSF) olsa da günümüz anlamında bilinen ilk varlık fonu 1953 yılında Kuveyt tarafından kurulan Kuveyt Yatırım Yönetim Kurulu’dur. Varlık fonlarının genel olarak kaynaklarını; ödemeler dengesi fazlalıkları, resmi döviz işlemleri, özelleştirme gelirleri, bütçe fazlalıkları ve/veya emtia ihracatından kaynaklanan döviz fazlalıkları oluşturmaktadır. Her ne kadar Ulusal varlık fonları ülkelerin merkez bankaları veya resmi döviz rezervlerinin bir parçası gibi görünse de onları farklı kılan özellikleri mevcuttur. 2016 yılı Ağustos ayında ülkemizin ilk varlık fonu olan Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi kurulmuştur. “Şirketin ana faaliyet konusu, ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde sermaye piyasalarında araç çeşitliliği ve derinliğine katkı sağlamak, yurtiçinde kamuya ait olan varlıkları ekonomiye kazandırmak, dış kaynak temin etmek, stratejik, büyük ölçekli yatırımlara iştirak etmek amacıyla Türkiye Varlık Fonu’nun (TVF) ve bu fona bağlı alt fonların kurulması ve yönetilmesi” olarak belirlenmiştir. Türkiye Varlık Fonu bünyesine devredilen Türkiye’nin önemli varlıkları ile yaklaşık 40 milyar dolarlık bir varlık büyüklüğüne ulaşmıştır. Türkiye Varlık Fonu’nun kuruluş gerekçesi olarak birçok amaç belirlenmiştir. Bunlardan en dikkat çekenlerin başında “Katılım finansmanına uygun varlıkların gelişmesine destek olmak” gelmektedir. İslam dininde faize dayalı işlemlerin haram kılınması sebebiyle faiz temelli finansal enstrümanların kullanımı Müslümanlar tarafından tercih edilmemektedir. Büyüyen İslam dünyası ekonomisi ve artan fon ihtiyacı nedeniyle İslami usullere uygun finansal enstrümanların geliştirilmesi zorunlu hale gelmiştir. Bu çerçevede Sukuk adlı İslami finansal enstrüman geliştirilmiştir. Bilindiği üzere İslami finansal enstrümanlar sukuk adı altında dünyada uzun zamandır kullanılmasına rağmen ülkemiz için yeni ve geliştirilmesi gereken bir konudur. Sukuk 14 farklı alt türe ayrılmış olup genel olarak en çok kullanılan türleri; Mudaraba, Muşaraka, Murabaha, Salam, İcara, İstisna ve Wakala’dır. Türkiye’ de sukuk karşılığı olarak kira sertifikası geliştirilmiş olup 5 türe ayrılmıştır. Bu çalışmada varlık fonları incelenecek olup Türkiye varlık fonunun İslami finansal enstrümanların gelişmesine muhtemel katkıları incelenmiş ve önermeler sunulmuştur.