Yazar "Arslan, Mustafa" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 14 / 14
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Beyşehir (Konya) Yer Adları ve Onomastik Bilimine Katkıları(Selçuk Üniversitesi, 2011) Arslan, MustafaYer adları, bir bölgenin yaşayan en önemli varlıklarıdır. Bu adlar sayesinde bir bölgenin geçmişi hakkında birçok bilgi elde edebiliriz. Bunların günümüze kadar ulaşması toplum tarafından genel bir kabul gördüğünün de göstergesidir. Adı olmayan bir yer boşluktan ibarettir. Biz Türkler bir yere ad verme konusunda oldukça kabiliyetli olmuşsuzdur. Beyşehir’deki yer adlarının zaman zaman neredeyse 50-60 metre ile ölçülebilecek kadar kısa mesafelerde değişmesi bunun en güzel kanıtıdır. Yer adları, yöre insanının hayata bakış açısını gösterir. İnsanların çevrelerine bakarken ne hissettiklerini ve bu bakışta nelere öncelik verdiğini en güzel bu adlar anlatır. Yer adları sayesinde yöre insanının duygusal dünyası da ortaya çıkar. Yer adlarının toplum tarafından genel bir kabul görmesi de o yörede yaşayan insanların dünyaya bakış açılarını genel çerçeve içine alabilmemizi sağlamaktadır. Çalışmanın yapıldığı Beyşehir de yer adlarının zenginliği ile ön plana çıkmaktadır. Bu makalede bölgeden derlenen 2769 adet yer adı genel özellikleri itibari ile sınıflandırılmış ve yöre insanının yer adı vermede hangi kriterlere önem verdiği ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır.Öğe Determination of induction motor parameters with differential evolution algorithm(SPRINGER LONDON LTD, 2012) Arslan, Mustafa; Cunkas, Mehmet; Sag, TahirIn this study, the determination of equivalent circuit parameters of induction motors is carried out with differential evolution algorithm (DEA) and genetic algorithm (GA). As an objective function in the algorithms, the sum torque error at zero speed, pull-out, and rated speed is used. The determination of equivalent circuit parameters is performed with three induction motors of 2.2, 5.5, and 37 kW. In particular, the search ability of DEA is compared with GA by using the same population size, number of iteration, and crossover rate. In addition, the effects of the obtained equivalent circuit parameters on induction motors characteristics are investigated and presented with graphics. The results show that the use of DEA instead of GA increases the convergence sensitivity and reduces the simulation time.Öğe Diferansiyel evrim algoritması yardımıyla asenkron motor parametrelerinin belirlenmesi(Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010) Arslan, Mustafa; Çunkaş, MehmetBu çalışmada, Asenkron Motorların (ASM) elektriksel eşdeğer devre parametrelerinin belirlenmesi Diferansiyel Evrim Algoritması (DEA) ve Genetik Algoritma (GA) ile gerçekleştirilmiştir. Algoritmalarda amaç fonksiyonu olarak, asenkron motorların nominal momenti, kalkınma momenti ve devrilme momenti denklemleri kullanılmıştır. Eşdeğer devre parametrelerinin belirlenmesi 2.2kW, 5.5kW ve 37 kW gücünde üç asenkron motor üzerinde gerçekleştirilmiştir. Yapılan çalışmada, farklı popülasyon ve iterasyon sayısı, çaprazlama, mutasyon katsayıları için DEA ile GA karşılaştırılmıştır. Ayrıca DEA ve GA ile elde edilen eşdeğer devre parametrelerinin asenkron motor moment değerlerinin değişimi üzerindeki etkileri incelenmiş ve grafiklerle gösterilmiştir. Yapılan çalışmalar sonucunda, asenkron motor elektriksel eşdeğer devre parametrelerinin belirlenmesinde GA'ya göre DEA kullanımının global çözüme yakınsama hassasiyetini artırdığı ve eşdeğer devre parametrelerinin belirlenme süresini kısalttığı gözlemlenmiştir.Öğe Enantioselective sorption of some chiral carboxylic acids by various cyclodextrin-grafted iron oxide magnetic nanoparticles(PERGAMON-ELSEVIER SCIENCE LTD, 2013) Arslan, Mustafa; Sayın, Serkan; Yılmaz, MustafaA new enantioselective sorption approach to chiral carboxylic acid molecules such as (R)-(-)-N-(3,5-dinitrobenzoyl)phenylglycine (R)-(-)DNBPG, (S)-(+)-N-(3,5-dinitrobenzoyl)phenylglycine (S)-(+)DNBPG, (R)-(+)-N-(1-phenylethyl)phthalamic acid (R)-(+)PEPA and (S)-()-N-(1-phenylethyl)phthalamic acid (S)-(-)PEP A regarding their complexation with three diversely functionalized beta-cyclodextrin grafted iron oxide nanoparticles in the aqueous phase, was developed. The sorption efficiencies of these carboxylic acids were carried out by high-performance liquid chromatography (HPLC) with an Ace 5 C18 column. The effects of temperatures on the sorption were also investigated. The results showed that the ether functionalized derivative of beta-cyclodextrin Al-CD-MNPs has a specific affinity for (R)-(-)DNBPG at 30 degrees C and pH 7.0. The amine functionalized derivative of beta-cyclodextrin Am-CD-MNPs has a greater affinity towards not only (S)-()DNBPG, but also (R)-(+)PEPA compared with their other isomers, which are the (R)-isomer of DNBPG and the (S)-isomer of PEPA at 30 degrees C and pH 7.0. In addition, although amide functionalized derivatives of beta-cyclodextrin (Amd-CD-MNPs) have an affinity towards both isomers of some chiral carboxylic acids; no selective affinity was observed at 30 degrees C and pH 7.0. (C) 2013 Elsevier Ltd. All rights reserved.Öğe Eskiçağ’da Kappadokia bölgesinin sınırları(2017) Bulut, Esra; Arslan, MustafaKappadokia Bölgesi binlerce yıllık bir geçmişe sahiptir ve coğrafi konumu itibari ile jeopolitik bakımdan önemini sürekli muhafaza etmiştir. MÖ I. bin yılın başlarında bu kesimde Kaska, Muski ve Tabal gibi unsurlar bulunmaktadır. MÖ VI. yüzyılda Lydialılar ile Medler arasında yapılan anlaşmaya göre Halys (Kızılırmak) Nehri bu iki ülke arasında sınır kabul edilmiş ve Kappadokia Bölgesi de Med egemenliğine girmiştir. Bölge Medler'den sonra Pers hâkimiyetine geçer. Strabon, Perslerin bu kesimi iki satraplığa ayırdığından söz eder. Makedon egemenliğinde ise bu satraplıkların krallığa dönüştüğünü, bunlardan birine "Megale Kappadokia (Büyük Kappadokia) diğerine "Kappadokia Pontos" adını verdiklerini belirtir. Bölge Büyük İskender'in idarecileri tarafından bir süre yönetilmiş ardından Seleukos Krallığı'nın hâkimiyetine girmiştir. MÖ 255-MS 17 yılları arasında Kappadokia Krallığı'nın egemenliği görülür. Bu krallar tarafından çeşitli imar faaliyetleri yürütülmüş ve zaman zaman Kilikia Trakheia ve Küçük Armenia'nın da dâhil edilmesiyle sınırlar genişlemiştir. Kappadokia, Roma eyaleti olduktan sonra farklı dönemler içerisinde kimi zaman Galatia Eyaleti ile birleştirilerek bir "birleşik eyalet" olmuş bazen de bu eyaletten ayrılarak yönetilmiştir. Bölge Roma'nın doğu-batı şeklinde ayrılmasından sonra imparatorluğun doğu sınırları içinde varlığını sürdürmüştür.Öğe Fotovoltaik Sistemlerde Optimum Eğim ve Yönlendirme Açılarının Belirlenmesi(Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2023) Arslan, Mustafa; Çunkaş, MehmetBu tez çalışmasında, güneş enerjisinden elektrik elde etmek için fotovoltaik (PV) panellerin en uygun azimut ve eğim açılarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Literatürdeki çalışmalar genellikle sabit bir panel üzerine gelen ışınımı maksimize etmeye odaklanmıştır. Ancak bu çalışmada, farklı azimut ve eğim açılarına sahip PV paneller üzerine düşen toplam ışınım değeri üzerinden bir toplam ışınım modeli geliştirilmiştir. Çalışmada, Konya ili için optimum eğim ve azimut açısı hesaplanarak PV panellerden en yüksek düzeyde elektrik enerjisi elde edilmesi hedeflenmiştir. Bu amaçla, Matlab ortamında optimum eğim ve yönlendirme açıları hesaplanmıştır. Işınım, güç ve sıcaklık verilerini ölçmek için bir deney düzeneği kurulmuştur. Deney düzeneğindeki PV panellerin ürettiği elektrik enerjisi anlık olarak hesaplanmış ve piranometre ile küresel ışınım değeri ölçümleri yapılmıştır. Panel çıkış gücü üzerindeki etkileri incelemek için PV panellerin karakteristik değerleri olan açık devre gerilimi Voc ve kısa devre akımı Isc ölçülmüş ve eş zamanlı olarak kaydedilmiştir. Aynı zamanda atmosferik koşulların farklı yönde ve eğimdeki PV panellerin güç çıktısı üzerindeki etkisi de incelenmiştir. Elde edilen teorik ve deneysel sonuçlara göre Konya ili için yatay düzlemde en uygun eğim açısı 32,08° ve en uygun azimut açısı 0° olarak önerilmiştir. Bu tez çalışmasında kullanılan meteorolojik veriler ve deney düzeneğinden ölçülen değerler Konya Selçuk Üniversitesi Kampüs alanı ve çevresine aittir. Ayrıca, Konya için dağınık ışınım verilerini tahmin etmek için dağınık fraksiyon ve açıklık indeksi arasındaki ilişkiyi temel alan dağınık ışınım modelleri geliştirilmiştir. İki farklı yaklaşım kullanılarak dağınık ışınımın tahmini yapılmıştır. İlk yaklaşımda, NASA-SSE verileri ile dağınık ışınım tahmini için ampirik korelasyonlar önerilmiştir. İkinci yaklaşımda ise literatürdeki 12 ampirik model kullanılarak yeni dağınık ışınım modelleri geliştirilmiştir. Bu modellerin geçerliliği sekiz istatistiksel yöntemle test edilmiş ve en uygun üç model seçilerek kullanımı önerilmiştir. Bir diğer çalışma olarak farklı eğimlere sahip fotovoltaik panellerin yıl boyunca değişen azimut açıları dikkate alınarak ürettiği elektrik enerjisi tahmin edilmiştir. Kurulan bu sistemde, sonbahar ve kış aylarında yaklaşık ortalama 9 saat, ilkbahar ve yaz aylarında ise ortalama 13 saat üretim yapıldığı tespit edilmiştir. 8760 saatlik bir yıla ait verilerde sadece 4475 saatlik üretim verisi, elektrik enerjisi üretimi tahminlerinde kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlar farklı eğim ve azimut açısına sahip fotovoltaik güneş santrallerinin enerji üretiminin başarılı bir şekilde tahmin edilebildiğini göstermiştir. Elde edilen sonuçlara göre yapılan tahmin metodu elektrik üreticileri, dağıtım şirketleri ve şebeke yöneticisi için önerilebilir.Öğe Homonadlar Savaşı(Selçuk Üniversitesi, 2011) Arslan, MustafaHomonadlar Suğla Gölü’nün güney ve doğusunda yaşam sürmüş, geçimini yağmacılıkla sürdürme yolunu seçmiş, barbar bir kavimdir. Bu topluluk çevrede yaşayan barışçı kavimleri baskı altında tutmakta ve onların mallarını yağmalamaktaydı. Roma, Anadolu’daki siyasetini, desteklediği krallar yardımı ile sürdürmekteydi. Galatya Kralı olarak atadığı Amyntas’ın Homonadlar tarafından öldürülmesi, onun korsanlığa karşı radikal kararlar almasına sebep olmuştur. Bunu için ilk önce problemli bölge içinde ve çevresinde koloniler kurmuştur. Burada kurduğu kolonilere yerleştirdiği veteranlara ek olarak bölge dışından lejyonlar da getirerek Homonadlara savaş açılmıştır. Savaşı kazanan Augustus, koloniler arasındaki iletişimi sağlamak ve askerlerini daha iyi sevk etmek için bir yol ağı da inşa etmiştir. Bu yol sayesinde Roma’nın bölgedeki hakimiyeti pekişmiştir.Öğe Improving catalytic hydrolysis reaction efficiency of sol-gel-encapsulated Candida rugosa lipase with magnetic beta-cyclodextrin nanoparticles(ELSEVIER SCIENCE BV, 2014) Özyılmaz, Elif; Sayın, Serkan; Arslan, Mustafa; Yılmaz, MustafaA silica-based p-cyclodextrin was immobilized on magnetic nanoparticles to obtain a macrocyclic compound with magnetic property. Then, the beta-cyclodextrin-grafted magnetic nanoparticles were encapsulated with Candida rugosa lipase in sol-gel matrices using alkoxysilane precursors. The catalytic activity of the encapsulated lipases was evaluated with model reactions, i.e., the hydrolysis of p-nitro-phenylpalmitate (p-NPP) and the enantioselective hydrolysis of rasemic Naproxen methyl ester that was studied in an aqueous buffer solution/isooctane reaction system. The results indicate that the cyclodextrin-based, encapsulated lipase particularly exhibited high conversion and enantioselectivity behavior compared to the sol-gel free lipase. It was also observed that excellent enantioselectivity (E=399) was obtained for the encapsulated lipase with magnetic beta-cyclodextrin that has an ee value of S-Naproxen acid of about 98%. (C) 2013 Elsevier B.V. All rights reserved.Öğe Manyetik ß-siklodekstrin nanopartiküllerin sentezi ve bazı kiral karboksilik asitlere karşı ekstraksiyon özeliklerinin incelenmesi(Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-01-30) Arslan, Mustafa; Yılmaz, MustafaBu çalışma, farklı linkerler kullanılarak ß-siklodekstrinlerin modifiye edilmesini ve bu sentezlenen bileşiklerin manyetik Fe3O4 nanopartiküllere immobilize edilip, bazı kiral karboksilik asit türevlerinin enantiyoseçimli ekstraksiyon çalışmasını kapsamaktadır. Sentez çalışmalarında, mono-6-deoksi-6-tosil-ß-siklodekstrin (1) sentezlendikten sonra aminopropiltrietoksisilan ile fonksiyonlandırılarak bileşik 4 elde edildi. ß-siklodekstrinin amino-propiltrietoksisilan türevinden başka epoksipropoksipropiltri-metoksisilan(2) ve izosiyanat-propiltrietoksisilan (3) türevleri de sentezlendi. Sentezlenen makrosiklik bileşiklerin yapıları spektroskopik teknikler (1H NMR, 13C-NMR, FTIR) ile aydınlatıldı. ß-Siklodekstrin-bazlı manyetik özellik gösteren nanopartiküller elde etmek için sentezlenen silika bazlı siklodekstrin bileşikleri (2-4) manyetik nanoparçacıklara immobilize edildi (5-7). Sentezlenen manyetik makrosiklik bileşiklerin yapıları FT-IR, TGA, TEM, VSM ve elementel analiz teknikleri kullanılarak aydınlatıldı. Hazırlanan manyetik nanopartiküllerin katı sıvı ekstraksiyon çalışmaları farklı sıcaklık ve pH larda seçilen bazı kiral karboksilik asit bileşikleri ve azo boyalar kullanılarak gerçekleştirildi.Öğe Myriokephalon Savaşı’nın Konya Bağırsak Boğazı’na lokalize edilmesine mikrotoponimik katkılar(Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmaları Merkezi, 2017) Arslan, MustafaBizans Devleti ve Türkiye Selçuklu Devleti arasında 17 Eylül 1176 yılında yapılan Myriokephalon Savaşı Türklerin zaferi ile sonuçlanmıştır. Bu savaş sonunda Anadolu bir Türk yurdu haline gelmiş, savaşın etkileri aradan geçen sekiz yüzyılı aşkın süre boyunca devam etmiş, Türkler Anadolu topraklarını bir daha bırakmamışlardır. Günümüzde savaşın yeri ile alakalı tartışmalar bilim dünyasının bu mühim hadiseyi tekrar incelemeye başlamasına sebebiyet vermiştir. Bilim dünyası son zamanlarda savaşın yapıldığı yeri belirleme hususunda yeni bir gayrete girmiştir. Savaş hakkında bilgi veren kaynaklardan yola çıkarak çeşitli önermelerde bulunulmuştur. Bu önermeler genelde Denizli Çivril’de yer alan Kufi Boğazı, Isparta Gelendost, Isparta Yalvaç Karamık Beli ve Konya Beyşehir Bağırsak Boğazı ekseninde yapılmaktadır. Araştırmacılar Bizans ordusunun Kelainai (Dinar)’ye uğradığı noktasında hemfikirdir. Ancak Kelainai’den sonra ordunun izlediği güzergâh ve savaşın yeri tartışmalıdır. Bu tartışmalar kroniklerde geçen Çivril ve Homa adlarının hem Konya’da hem de Denizli’de olması sebebiyle tam anlamıyla açıklığa kavuşmamaktadır. Hem Kufi Boğazı’nın hem de Bağırsak Boğazı’nın savaş yeri olarak tartışılmasında Çivril ve Homa yerleşimlerinin varlığı bu iki mekânı savunan bilim insanlarını diğer konumları savunanlara karşı avantajlı hale getirmektedir. Ancak, kaynaklarda geçen Çivril (Çivrilçimeni) adı bu iki yerleşimden farklı ve onlardan bağımsız bir yeri de işaret edebilir. Bağırsak Boğazı’na yakın bir konumda tespit ettiğimiz Çivriller ve bundan biraz daha uzakta bulunan Çivrelliler adlı yerler bu olasılığın mümkün olabileceğini göstermektedir. Bu çalışma ile bazı mikrotoponimik bulgulardan faydalanarak savaşın yerini tespit etmeye katkı sağlamak amaçlanmıştır. Bununla birlikte yüzey araştırmaları ve arkeolojik kazılar olmadan savaşın yerini tam olarak tespit etme yönündeki gayretler yine de tartışmaları hep beraberinde getirecektir.Öğe A New Approach to The Installation of Solar Panels(IEEE, 2015) Terzioglu, Hakan; Kazan, Fatih Alpaslan; Arslan, MustafaThe need for electric energy, which is an indispensable part of life, is increasing with each passing day in parallel to the developments in technology. However, the fact that costs rise in meeting these needs, and that damage is done to nature while energy is being obtained bring clean energy sources such as solar and wind energies to the agenda. On the other hand, the possibility that birds, though slightly, may suffer when wind is used as a source of energy renders solar energy more environment-friendly and important. Therefore, the use of solar panels is increasing rapidly. Solar panels, which, with their increased power capacity, are used in homes, country cottages, street lighting, meeting the electricity needs of public buildings, garden lighting and irrigation systems, are especially used in meeting the energy needs in specific remote locations. In this study, a new approach was suggested in the selection of material to be used in solar panel systems in country cottages. In the suggested approach, the panels are connected in two different groups taking into consideration the hours of usage of the loads that will consume the electricity. One of these groups is used to meet instant needs whereas the other is used to charge the battery. In this way, fewer solar panels are needed compared with the conventional calculation method. Moreover, the number of batteries needed by the system is also reduced. As a result, the number of solar panels and battery-related costs can be reduced. The proposed system was tried in a country cottage in the province of Konya in Turkey in the months of July and August and it was seen that the system was able to meet its energy need from photovoltaic panels and batteries without the network.Öğe Removal of Carcinogenic Azo Dyes from Water by New Cyclodextrin-Immobilized Iron Oxide Magnetic Nanoparticles(SPRINGER, 2013) Arslan, Mustafa; Sayın, Serkan; Yılmaz, MustafaIn this study, beta-cyclodextrin was functionalized with [3-(2,3-epoxypropoxy)propyl] trimethoxysilane to obtain a new silica-based beta-cyclodextrin in order to provide a binding side for immobilization onto iron oxide magnetic nanoparticles (MNPs). The prepared beta-cyclodextrin-immobilized MNPs were characterized by a combination of Fourier Transform Infrared Spectroscopy, transmission electronmicroscopy, elemental analyses, and X-ray diffraction analysis. Moreover, the study regarding the removal of carcinogenic azo dyes such as Direct Blue 15, Evans Blue, and Chicago Sky Blue from aqueous solutions was also carried out using beta-cyclodextrin-immobilized MNPs in a solid-liquid sorption system. The results indicate that the prepared beta-cyclodextrin-based magnetic sorbent has high sorption ability towards Direct Blue 15, Evans Blue, and Chicago Sky Blue with similar to 98, 99, and 99 % at pH 3.0, respectively.Öğe Türkiye'de yabancı dil öğretiminde motivasyon-yöntem sorunu ve çözüm önerileri(Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, 2010) Arslan, Mustafa; Akbarov, AzamatSon asırlarda ulaşım ve iletişim araçlarının mesafeleri kısaltmasıyla toplumlar arasındaki yakınlaşma kaçınılmaz olmuş ve bu duruma paralel olarak yabancı dil öğretiminin önemi bir kat daha artmıştır. Dünyada durum böyleyken Türkiye’de yabancı dil öğretiminden alınan olumsuz sonuçlar güncel tartışma konusudur. Türkiye’de bireylerin isteklendirilememesi ve uygulanan yanlış yöntemler toplumda yabancı dil öğretimine karsı ciddi ön yargılar oluşturmuştur. Türkiye’de yabancı dil öğretiminin önünde önemli bir problem olarak görülen motivasyon-yöntem sorunları ve çözüm yolları bu makalede irdelenmiştir. Elde edilen bulgular sonucunda Türkiye’de yabancı dil öğretiminde sorun teşkil eden nedenler, motivasyon ve metot temelli problemler olarak tespit edilmiş ve bunlara çözüm önerileri geliştirilmiştir.Öğe Yalvaç-Beyşehir-Suğla Oluğu'nun M.Ö 500-M.S 500 yılları arası tarihi(Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2011-05-16) Arslan, Mustafa; Bahar, HasanYalvaç-Beyşehir-Suğla Oluğu, tarih sahnesine M.Ö 466 yılında çıkan Pisidia Bölgesi'nde yer alan tektonik bir çukurluktur. Bu bölgede yaşayan halklar Perslere ve Helenistik Krallara boyun eğmemişlerdir. Burada yerleşen insanlar yaşadıkları yerin jeopolitik konumundan da yararlanarak geçimlerini korsanlık ve yağmacılıkla sağlama yolunu seçmişlerdir. Korsanlık faaliyetleri Anadolu'ya hakim olmak isteyen güçleri uzun süre meşgul etmiştir. Güç dengelerinin sürekli değiştiği İskender sonrası dönemde Pisidia kendi içinde bir birlik oluşturamamış, yaşlıların söz sahibi olduğu kentlere bölünmüşlerdir. Bölgeden geçen yolların güvenliğini sağlamak amacı ile Seleukoslar burada koloniler kurmuşlardır. Ancak Magnesia Savaşı'ndan sonra Anadolu'da söz sahibi olan Roma, Antiokheia'yı özgür şehir ilan etmiş, sonra da burayı Galatya Krallığı'na bağlamıştır. Bağlı bulunduğu Galatya Kralı'nın Trogitis Gölü çevresinde yaşayan Homonadlar tarafından öldürülmesi ile Roma burada bulunan toprakları kendi üzerine almıştır. Homonadları ve diğer barbar toplumları etkisiz hale getirmek isteyen Roma, bölgede askeri koloniler kurmuş, bunları da Via Sebaste adlı bir yol ağı ile birbirine bağlamıştır. Kolonilere yerleştirdiği veteranlar buraların güvenliğini sağlamış, kültürel dönüşüme katkı sağlamışlardır. Savaş halinin sona ermesi ile bu koloniler askeri özelliklerini kaybetmişlerdir. Yaşanan barış ve huzur ortamı sayesinde İtalyan aileler de bölgeye yerleşmiş, insanlar refaha kavuşmuştur. Roma döneminde oluşturulan Pisidia Eyaleti'nin başkenti Antiokheia olmuştur. Bu sayede şehir sadece Pisidia'nın değil Phrygia'da yer alan çevre kentlerin de merkezi durumuna gelmiştir. Yine bu dönemde Pappa ve Misthia şehir statüsüne yükseltilerek bölgenin önemli kentlerinden olmuşlardır. Bölgede kurulan Roma Kolonileri ve inşa edilen Via Sebaste Yolu sayesinde ilk önce Latinize olan sonra da Grekleşen bölge halkı en gelişmiş dönemini Romalılar zamanında yaşamıştır.