Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • DSpace İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Gönen, M. Sait" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    46, Xy Gonadal Disgenezisli Olgu Sunumu
    (2001) Gönen, M. Sait; Sağmanlıgil, Ş. Nur; Güney, İbrahim; Mil, Sibel
    46, XY Gonadal disgenezis female fenotip, seksüel infantilizm, önikoid yapı ve primer amenore şeklinde görülen bir sendromdur. Streak band şeklindeki gonadlardan tümör gelişmesi % 10-30 dur. Plazma ve üriner gonadotropinlerin düzeyleri artmıştır. Y kromozomu kısa kolu delesyonları, SRY gen mutasyonları, otozomal gen mutasyonları ve X kromozomu DSS lokus duplikasyonları bildirilmiştir. Primer amenore yakınması ile kliğimize başvuran 26 yaşında bayan hastanın klinik ve biokimyasal bulgularının 46,XY Gonadal disgenezis ile uyumlu olması nedeniyle olgu sunumu olarak yayınlanmasına karar verildi.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Cinsel Farklılaşma Bozukluğu Olan Bir Olguda 17\beta Hidroksisteroid Dehidrogenaz Yetersizliğine Bağlanan Klinik ve Biokimyasal Bulguların Değerlendirilmesi
    (2001) Gönen, M. Sait; Sağmanlıgil, Ş. Nur; Güney, İbrahim; Mil, Sibel
    Male psödohermafroditizme neden olan 17?-Hidroksisteroid dehidrogenaz-3 (17?HSD-3) enzim yetersizliği otozomal resessif geçiş gösterir ve halen tespit edilmiş 14 mutantı vardır. Testislerde Androstenedion'un Testosterona çevrilmesi azalmıştır. Dış genital organlar doğumda female özellikte veya tam farklılaşmamış olabilir. Wolffian kanal yapıları hipoplastik olarak gözlenir ve Müllerian kanal yapıları oluşmamıştır. Pubertede virilizasyonun başlaması diğer izoenzimler tarafından Androstenedion'un periferde Testosterona çevrilmesinin artmasına bağlanmaktadır. Yüzde ve vücutta aşırı kıllanma nedeniyle kliniğimize başvuran 35 yaşında bayan hastanın klinik ve labaratuvar bulguları 17?-HSD-3 enzim eksikliği ile uyumlu idi ve olgu sunumu olarak yayınlanmasına karar verildi.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Diyabetik hastalarda kalp hızı değişkenliği ile metabolik parametreler ve inflamasyon arasındaki ilişki
    (2005) Yazıcı, Mehmet; Özdemir, Kurtuluş; Altunkeser, Bülent Behlül; Gönen, M. Sait; Yazıcı, Raziye; Soylu, Ahmet; Vatankulu, M. Akif
    Amaç: Kalp hızı değişkenliği (KHD) diyabetik hastalarda (DM) otonomik disfonksiyonu göstermede güvenilir parametrelerden biridir. Bu çalışmada DM'ta metabolik ve inflamatuvar parametreler ile KHD arasındaki ilişki gösterilmeye çalışıldı. Metod ve bulgular: Çalışmaya benzer yaş grubundan koroner arter hastalığı ve hipertansiyonu olmayan 40 sağlıklı birey (Grup 1, Ortalama yaş 46 13) ve 80 diyabetik hasta (Grup 2, Ortalama yaş 489) alındı. Tüm olguların 24 saatlik Holter monitörizasyonu ile KHD 'time-domain' parametreleri belirlendi. Grup 2'de açlık kan şekeri (AKŞ), tokluk kan şekeri (TKŞ), hemoglobin A1C (HbAlC), serum insülin düzeyi, idrar mikro-albumin düzeyi, fibrinojen ve C-reaktif protein (CRP) düzeyleri çalışıldı. DM'un süresi belirlendi. KHD'nin 'time domain' parametrelerinin tümü grup 2'de düşüktü (p0.05). Grup 2'de KHD ile AKŞ, TKŞ, HbAIC, insülin, idrar mikroalbumini, diyabetin süresi ve fibrinojen arasında korelasyon yoktu (p0.05). CRP ile KHD (pNN50) arasında negatif korelasyon mevcuttu (r-0.37, p0.05). Sonuç: Bu çalışmada KHD ile DM'un süresi ve metabolik parametreler arasında ilişki belirlenmemiştir. DM'ta KHD'ndeki azalmada inflamatuvar reaksiyonların rolü olabileceği sonucuna varılmıştır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Experiences in gamma probe-guided minimally invasive parathyroidectomy
    (2012) Erikoğlu, Mehmet; Tavlı, S. Şakir; Kartal, Adil; Ayhan, Barış; Çakır, Mehtap; Gönen, M. Sait; Sarı, Oktay
    Primer hiperparatiroidizmin %8090 nedeni tek bezde görülen paratiroid adenomudur. Son yıllarda ultrasonografi, Tc 99 M sesta MIBI ve gama prob gibi paratiroidleri lokalize edici tekniklerin kullanılması ile primer hiperparatiroidi tedavisinde minimal invaziv paratiroidektomi (MIP) başarıyla uygulanmaya başlanmıştır. Bu çalışmada son 4 yılda Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Kliniğinde primer hiperparatiroidi nedeniyle gama prob eşliğinde işaretleme ile minimal invaziv paratiroidektomi yapılan 14 hastanın analizi ve klinik özellikleri değerlendirildi. Hastalardan 10u kadın, 4ü erkek ve yaş ortalamaları 54,6 (39-74) idi. Operasyon öncesi ortalama Ca seviyeleri 11,7 mg/dl (10,1 13,3, normali: 8,9-10,3), fosfor seviyeleri 2,7 mg/dl (1,6-3,9, normali: 2,4-4,7) ve PTH 260,3 pg/ml (74,94 - 990,8 normali: 12-88) olarak ölçüldü. Hastaların kliniğimize başvuru şikâyetleri arasında baş ağrısı ve yaygın kemik ağrısı ön plandaydı. Tüm hastalara lokal anestezi ile birlikte sedasyon uygulandı. Sınırlı flep diseksiyonundan sonra strep kasları vertikal olarak açılarak adenoma ulaşıldı. Vasküler yapıları bipolar koter eşliğinde kesildi ve kapsülü zedelenmeden adenom çıkarıldı. Post operatif dönemde hastaların hastanede kalış süresi ort. 1,5 (1 ile 3 gün) gündü. Ortalama Ca seviyeleri 9,1 mg/dl, fosfor seviyeleri 3,2 mg/dl ve PTH ise 63,8 pg/ml olarak ölçüldü. Gama prob eşliğinde minimal invaziv paratiroidektomi; operasyonunun lokal anestezi ile yapılabilmesi, operasyon sonrası ağrının daha az olması ve düşük komplikasyon oranı ile günümüzde paratiroid cerrahisinde sık tercih edilen yöntemlerdendir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Konya metropolünde'ki alışveriş merkezlerinde diabet ve ilgili risk faktörlerinin toplum tabanlı taranması
    (2004) Gönen, M. Sait; Kısakol, Gürcan; Dikbaş, Oğuz; Güngör, Kağan; Koruk, İbrahim; Hidayetoğlu, Taha; Poçan, Emel
    Diabet ve komplikasyonları dünya genelinde morbidite ve mortalitenin önemli nedenleri arasında yer alır. Yaptığımız çalışmada, nüfusuyla bir milyona yaklaşan Konya metropolündeki diabet ve ilgili risk faktörlerinin sıklığını belirlemeyi amaçladık. Bu amaçla Konya'da farklı yerlerde bulunan üç büyük alışveriş merkezinde kurduğumuz standlarda toplum tabanlı tarama çalışması gerçekleştirdik. Bu çalışma Ramazan ayında gerçekleştirilmiştir ve bu sayede çok sayıda aç ve tok olgunun kısa zamanda taranması mümkün olmuştur. Çalışmada 3474 olgu tarandı. Bu olguların 255 adedi daha önceden bilinen diabet hastalarından oluşmakta idi. Olguların % 29.09'sında obezite izlendi. Abdominal obezite olguların % 33.48'sında var idi. Hastaların % 7.3'ü daha önceden bilinen diabetik, % 2.2'si yeni tanı diabetik, % 3.2'si IGT, % 8.3'ü IFG olarak saptandı. Olguların 32.85'inde arteryel hipertansiyon bulundu. Olguların yaş gruplarına göre dağılımı, 40 yaşından sonra diabet insidansinda istatistiksel olarak anlamlı artış olduğunu ve 80 yaşına kadar devam ettiğini gösterdi (pearson chi square: 210.91, df:4, p0.001) Ailede diabet, obezite, hipertansiyon ve viseral obezite olan grupta olmayan gruba göre diabet insidansının daha fazla olduğu izlendi (p0.001) Bu çalışma Konya'da gerçekleştirilen toplum tabanlı diabet ve ilgili risk faktörleri ile ilgili ilk taramadır. Türkiye'de, literatürde diabetle ilgili yapılmış olan toplum tabanlı tarama çalışmasına rastlayamadık. Çalışma sonucunda, diabet, obezite ve hipertansiyonun yüksek bulunmasının; Konya'nın coğrafik yapısı, beslenme alışkanlıkları ve toplumun daha hareketsiz bir yaşam tarzına sahip olması ile ilgili olabileceğini düşündük. Çalışmada taranan olgu sayısının fazla olması, toplumu temsil etme bakımından önemlidir. Bu nedenle, bulgularımızdan yola çıkarak, bu kadar yaygın olan diabet ve ilgili risk faktörlerinin önüne geçmek için halkın diabet konusunda bilinçlendirilmesi, yaşam tarzı değişikliğinin öneminin vurgulanması, akdeniz tipi beslenme şekli, fizik aktivitenin artırılması, kilo verme gibi bazı tedbirlerin alınması ve hızla hayata geçirilmesi gerekmektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Vücut Yağ Dağılımı ve Kemik Mineral Yoğunluğu Arasındaki İlişki
    (2003) Gönen, M. Sait; Anıl, Melih; Kısakol, Gürcan; Kaya, Ahmet
    Obezite ile kemik mineral yoğunluğu arasında bir ilişki olduğu bilinmektedir. Vücut ağırlığı ile KMY arasındaki pozitif ilişki biyomekanik kuvvetler ya da androjenlerin cild altı yağ dokusunda zayıf estrojenlere artmış aromatizasyonu ile açıklanmaktadır. Vücut yağ dağılımı ile kemik kitlesi arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmalarda çelişkili sonuçlar vardır. Bu çalışmada premenopozal ve postmenopozal dönemlerde bulunan sağlıklı kadınlarda vücut yağ dağılımı ile vertebral ve femoral KMY arasındaki korelasyon araştırıldı. Bu şekilde multifaktöryel patogenezi olan osteoporoz için yağ dağılımının önemi incelendi. Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi İç Hastalıkları polikliniğine genel kontrol amacı ile başvurmuş olan sağlıklı kadınlar çalışmaya dahil edildiler. Tüm vakalarda bel/kalça oranı he-saplandı, triseps deri kıvrım kalınlığı, vertebral bölgeden (lumbar 1-5) ve femur boynu, trokanter ve Ward üçgeni ayrı değerlendirilmek üzere femoral bölgeden KMY ölçümleri yapıldı. Triseps kalınlığı gruplar, arasında farklılık göstermedi (p0.05). Premenopozal kadınlarda bel çevresi, bel kalça oranı (BKO) ve triseps deri kıvrım ölçümlerinin hiç biri ile vertebral ve femoral KMY'ları arasında anlamlı bir korelasyon görülmemiştir. Postmenopozal grupta ise bel çevresi ölçümü ile trokanter, femur boynu ve femur total KMY'ları arasında anlamlı pozitif korelasyon görülmüştür (p0.05), fakat bu grupta da BKO ve triseps deri kıvrımı ölçümleri, çalışılan bölgelerdeki KMY'lan ile anlamlı korelasyon göstermemişlerdir. Çalışmamızda iki grup arasındaki antropometrik ölçümler- KMY ilişkisi açısından ortaya çıkan farklılığın nedeni, kemik mineral yoğunluğunu premenopozal kadınlarda fizik aktivitenin, daha ileri yaşlardaki postmenopozal kadınlarda ise yağ dağılımının ön planda etkilemesi şeklinde açıklanabilir. Çalışma sonuçlarımıza göre android tipte dağılımının postmenapozal dönemde KMY üzerinde olumlu etkileri olabileceği söylenebilir.

| Selçuk Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Selçuk Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Konya, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim