Yazar "Karataş, Yaşar" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Enfekte Lumbosakral Spinal Dermoid Kist(2010) Kalkan, Erdal; Erdi, Fatih; Keskin, Fatih; Kaya, Bülent; İlik, Kemal; Karataş, YaşarAmaç: Bu olgu sunumun amacı nadir görülen ve tanıda karışıklığa sebep olabilecek intradural yerleşimli enfekte olmuş bir dermoid kist olgusu sunmaktır. Olgu sunumu: Beş aylık kız bebek, belinde hassasiyet ve kızarıklık oluşturan şişlik ve iltihabi akıntı şikayetleri ile başvurdu. Lumbosakral bölgede eritemli, ısı artışı olan şişlik mevcut olup, şişliğin ortasındaki cilt lezyonundan iltihabi akıntı oluşmakta idi. Manyetik rezonans görüntülemesinde L3- S1 arasında uzanım gösteren; hiperintens, heterojen, intradural yerleşimli, spinal kordda ekspansiyona yol açan kitle lezyonu tespit edildi. Hasta opere edilerek L3-4 total laminektomi ile abse drenajı, traktus ve subtotal kitle eksizyonu uygulandı. Eksize edilen tümöral dokunun histopatolojik incelemesinde kistik dermoid tümör tanısına ulaşıldı. Abseye yönelik antibiyotik tedavisi düzenlenen hasta tedavisi tamamlandıktan sonra önerilerle taburcu edildi. Sonuç: Dermoid tümörler nadir görülen spinal tümörlerdir. Genellikle yavaş ve asemptomatik seyrederlerken araya giren enfeksiyon ya da tümöral kistin rüptürü gibi nedenlerle akut ve bazen geri dönüşümsüz tehlikeli sonuçlara neden olabilirler. Bu olgu sunumu ile özellikle pediatrik çağda görülen spinal kitlelerin ayırıcı tanısında dermoid tümörlerin akılda tutulması ve bunlarda görülebilen enfeksiyon ve rüptür riski göz önüne alınarak uygun zamanda cerrahi tedavi planlanması gerekliliği hatırlatılmak istenmektedir.Öğe Gibboziteye Neden Olan ve Tedavi Altında Farklı Seviyede Reaktivasyon Gösteren Pott Hastalığı(2010) Kalkan, Erdal; Erdi, Fatih; Keskin, Fatih; İlik, Kemal; Karataş, YaşarAmaç: Pott Hastalığı; Mycobacterium tuberculosis'in neden olduğu vertebral osteomyelit olarak tanımlanmaktadır. Bu yazıda gibboziteye neden olan ve tedavi altında farklı seviyede reaktive olan Pott Hastalığı bulunan bir olgu sunulmaktadır. Olgu sunumu: Otuz iki yaşında bayan hasta sırt ağrısı şikayeti ile kliniğimize başvurdu. Hastanın torakal manyetik rezonans görüntülemesinde (MRG) Th 6-7 vertebra osteomyeliti tespit edildi. Hasta opere edildi. Sol anterolateral yaklaşımla Th5-6 abse drenajı, korpektomi ve anterior stabilizasyonfüzyon uygulandı. Hastanın ameliyat sonrasında sırt ağrısı şikayeti düzeldi. Histopatolojik ve mikrobiyolojik inceleme sonuçları tüberküloz olarak rapor edildi. Anti tüberküloz tedavisi başlandı. İlk ameliyattan 3 ay sonra hasta bel ağrısı ve yürümede güçlük şikayetleri ile tekrar kliniğimize başvurdu. Hastanın bu sürede önerilen anti tüberküloz ilaçlarını düzenli bir şekilde aldığı öğrenildi. Çekilen MRG’de lomber vertebra osteomyeliti tespit edildi. Hasta tekrar opere edilerek anterior yaklaşımla L2 vertebral abse drenajı, korpektomi, diskektomi uygulanıp anterior stabilizasyon ve füzyon uygulandı. Sonuç: Son yıllarda tüm dünyada ve ülkemizde tüberküloz olgularında artış kaydedilmektedir. Omurga tüberkülozu iskelet sistemi tüberkülozları içerisinde en sık görülen tip olup hastalık günlük nöroşirurji pratiğinde tekrar gündeme gelmeye başlamıştır.Öğe Serum CRP Düzeylerinin Lomber Dejeneratif Hastalık Şiddetini Belirlemedeki Rolü(Selçuk Üniversitesi, 2020 Mart) Karataş, YaşarAmaç: Bu çalışmanın amacı polikliniğe başvuran kronik bel ağrılı hastaların serum CRP düzeyi ile hastalık derecesinin arasında ilişki olup olmadığını belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Veriler hastane veri sisteminden retrospektif olarak elde edilerek yapılmıştır, Beyin ve Sinir cerrahisi polikliniğine başvuran 54 hastanın serum CRP düzeyleri taranarak elde edilmiştir. Hastalar medikal tedavi alan grup (n=14), spinal stenoz tanısı ile tek taraflı yaklaşımla bilateral mikro dekompresyon yapılan grup (n=19) ve mikro diskektomi yapılan grup (n=21) olmak üzere üç gruba ayrılmıştır. Üç grup hastanın serum CRP düzeyleri arasında farklılık olup olmadığı Kruskal Wallis yöntemi ile karşılaştırılmış ve hangi gruplar arasında istatistiksel farklılık olup olmadığını belirlemek için One-Way Post Hoc testi uygulanmıştır. Bulgular: Bu çalışmadayaş ortalaması 40 olan 54 hasta (23’ ü erkek 31’i kadın) incelenmiştir. CRP değerlerini Kruskal Wallis testi ile karşılaştırdığımızda hem medikal tedavi uygulanan hasta grubu ile mikrodiskektomi yapılan hasta grubu hem de medikal tedavi uygulanan hasta grubu ile unilateral yöntemle bilateral dekompresyon yapılan hasta grubu arasında farklılık olduğu görüldü (p=0.05). One-Way Post Hoc testi ile medikal tedavi verilen bel ağrılı hastalar ile cerrahi uygulanan gruplar arasında anlamlı istatistiksel farklılık olduğu görüldü (p<0.05). Sonuç: Bu çalışma polikliniğe başvuran kronik bel ağrılı hastalarınserum CRP düzeylerinin daha sonra cerrahi uygulanan hastalarda yüksek olarak görüldüğünü saptamış ve kronik bel ağrılı hastalardan özellikle CRP düzeyi yüksek olanlarının cerrahiye aday hastalar olabileceğini göstermiştir. CRP, bakılması kolay ve ucuz bir yöntem olması nedeni ile kullanılabilirliği ve etkinliği yüksek bir laboratuvar belirteci olarak kronik bel ağrılı hastalarda hastalığın derecesini ve ameliyata aday hastaları belirlemede kullanılabilir