Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • DSpace İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Sizer, Çiğdem" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Can clinical frailty scale be used routinely in patients aged 50 years and older in intensive care units?
    (2019) Kara, İskender; Cicekci, Faruk; Undar, Hasan Nabi; Seven, Filiz; Sizer, Çiğdem
    Aim: Frailty can be defined as reduced resistance capacity against the environmental stresses due to a cumulative decline in the physiological reserves of the subject. Clinical Frailty Scale (CFS) can be used to measure frailty. We aimed to calculate the prevalence of frailty in patients admitted to intensive care unit (ICU) and analyze some general features of those patients.Material and Methods: The study was conducted in general ICUs of a state hospital. Patients who were admitted between January 2016 and March 2018 were analyzed retrospectively. Demographic characteristics, “Clinical Frailty Scale” (CFS) score, clinical data and other patient results were recorded. Subsequently, patients were divided into two groups as frail (CFS5) and non-frail (CFS5) and then statistically compared.Results: A total of 1139 patients were included in the study. The frailty rate of patients aged 50 years and over was 54.7%. The median age of the frail group was significantly higher (78 vs 69 year; p0,0001). APACHE II, mechanical ventilation rate, and length of ICU stay were significantly higher in the frail group (25 vs 22; p0,0001 ve 69,8% vs 52%; p0,0001 ve 14 vs 11days; p0,007, respectively). Intensive care costs were also significantly higher in the frail group (1540 vs 1242 US Dollar; p0,019). The total mortality rate was 39.9%; in frail group. This rate was significantly higher than non-frail group (48,6% vs 29,3%; p0,0001). Frailty (CFS5) were shown to be an independent risk factor for mortality (p0.014, OR 1.464, 95% CI 1.081-1.982)Conclusion: We recommend the routine use of CFS, which is especially useful in predicting frailty and mortality in intensive care unit.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    İntraoperatif olarak uygulanan tramadol ve ketaminin tonsillektomi uygulanan hastalarda postoperatif ağrı üzerine etkilerinin karşılaştırılması
    (Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2010) Sizer, Çiğdem; Çelik, Jale Bengi
    Çocukluk çağında sıklıkla uygulanan tonsillektomi veya adenotonsillektomi operasyonlarında intraoperatif ketamin ve tramadol uygulamasının postoperatif ağrı ve parasetamol ihtiyacı üzerine etkilerini karşılaştırmayı amaçladık. Çalışmaya tonsillektomi veya adenotonsillektomi operasyonu planlanan, 5-15 yaş arası, ASA I-II sınıfında 90 hasta dahil edildi. Standart genel anestezi sonrası olgular geliş sırasına göre üç gruba ayrıldı. Kanama kontrolü sırasında Ketamin grubuna 0,5 mg.kg-1 Ketamin, Tramadol grubuna 2 mg.kg-1 Tramadol ve Kontrol grubuna ise SF iv. olarak uygulandı. Anestezi ve operasyon süreleri ile derlenme odasında kalış zamanı her olgu için saptanıp kaydedildi. Postoperatif ağrı değerlendirmesi için NRS ve CHEOPS skalaları kullanıldı. NRS 3'den, CHEOPS 8'den büyük olduğunda; ilk 6 saatte rektal, 6. saatten sonra oral 15 mg.kg-1 parasetamol uygulandı. Her olgu için analjeziğe ihtiyaç duyduğu ilk zaman ve uygulanan toplam analjezik dozu kaydedildi. İlk 24 saat içindeki komplikasyonlar saptanıp her üç grup arasında karşılaştırıldı. Olguların demografik verileri, anestezi ve operasyon süresileri ile derlenme odasında kalış süreleri istatiksel olarak benzerdi (p>0.05). Kontrol grubunda, Tramadol ve Ketalar grubuna göre ek analjezik gerektiren hasta sayısı anlamlı olarak yüksekti (p<0.05). Tramadol ve Ketalar grupları arasında ise fark bulunamadı (p>0.05). Ek analjezik verilme zamanı Kontrol grubunda Tramadol ve Ketalar gruplarına göre anlamlı olarak kısa bulunurken (p<0.05), Tramadol ve Ketalar gruplarında ek analjezik verilme süreleri benzer olarak hesaplandı (p>0.05). Ek analjezik olarak kullanılan parasetamol dozu kontrol grubunda Tramadol ve Ketalar grubuna göre anlamlı olarak fazla (p<0.05) iken, Tramadol ve Ketalar grubunda ise benzerdi (p>0.05). Tramadol ve ketalar gruplarında kontrol grubuna göre bulantı-kusma anlamlı olarak yüksek bulundu (p<0.05). Bulantı-kusmaya ek olarak Ketalar grubunda sayıklama, halüsinasyon, çift görme, sekresyon artışı, öksürük ve kanama gözlenmiş olup diğer gruplarla karşılaştırıldığında istatiksel olarak anlamlı değildi (p>0.05). Pediatrik dönem tonsillektomi operasyonlarında 2 mg.kg-1 tramadol ve 0.5 mg.kg-1 ketamin uygulaması ile etkili postoperatif ağrı sağaltımı sağlanmıştır. Ancak Ketamin uygulanan grupta yan etki görülme sıklığı daha fazla olduğu için tramadolün pediyatrik yaş grubunda daha güvenli olduğu kanısındayız.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    İntraoperatif tramadol ve ketaminin tonsillektomi uygulanan hastalarda ameliyat sonrası ağrı üzerine etkilerinin karşılaştırılması
    (2013) Sizer, Çiğdem; Kara, İnci; Topal, Ahmet; Çelik, Jale Bengi
    Amaç: Çocukluk çağında sıklıkla uygulanan tonsillektomi ameliyatlarında intraoperatif ketamin ve tramadol uygulamasının ameliyat sonrası ağrı ve analjezik ihtiyacı üzerine etkilerini karşılaştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya tonsillektomi ameliyatı planlanan, 5-15 yaş arası, ASA I-II sınıfında 90 hasta alındı. Standart genel anestezi sonrası olgular üç gruba ayrıldı. Kanama kontrolü sırasında ketamin grubuna 0.5 mg.kg-1 ketamin, tramadol grubuna 2 mg.kg-1 tramadol ve kontrol grubuna ise SF i.v. olarak uygulandı. Anestezi ve ameliyat süreleri ile derlenme odasın- da kalış zamanları kaydedildi. Ameliyat sonrası ağrı değerlendirmesinde NRS ve CHEOPS skalaları kullanıldı. NRS 3den, CHEOPS 8den büyük olduğunda; ilk 6 saatte rektal, sonrasında oral 15 mg.kg-1 parasetamol uygulandı. İlk analjezik zamanı, uygulanan toplam doz ve komplikasyonlar kaydedildi. Bulgular: Olguların demografik verileri, anestezi ve ameliyat süreleri ile derlenme odasında kalış süreleri istatiksel olarak ben- zerdi (p0.05). Kontrol grubunda, tramadol ve ketamin grubuna göre ek analjezik gerektiren hasta sayısı anlamlı olarak yük- sekti (p0.05). Tramadol ve ketamin grupları arasında ise fark bulunamadı (p0.05). Ek analjezik verilme zamanı kontrol grubunda tramadol ve ketamin gruplarına göre anlamlı olarak kısa bulunurken (p0.05), tramadol ve ketamin gruplarında ek analjezik verilme süreleri benzer olarak hesaplandı (p0.05). Ek analjezik olarak kullanılan parasetamol dozu kontrol grubun- da tramadol ve ketamin grubuna göre anlamlı olarak fazla (p0.05) iken, tramadol ve ketamin grubunda ise benzerdi (p0.05). Tramadol ve ketamin gruplarında kontrol grubuna göre bulantı-kusma anlamlı olarak yüksek bulundu (p0.05). Sonuç: Pediatrik dönem tonsillektomi ameliyatlarında 2 mg.kg-1 tramadol ve 0.5 mg.kg-1 ketamin uygulaması ile etkili ame- liyat sonrası ağrı sağaltımı sağlanmıştır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Nötral baş pozisyonunda karotis arter palpasyonu yardımıyla internal jugular ven kanülasyonunun başarı oranı
    (2013) Apilioğulları, Burhan; Özbek, Seda; Kozanhan, Betül; Gündüz4, Ergün; Altınay, Emine; Cebeci, Zübeyir; Sizer, Çiğdem
    Amaç: İnternal jugular ven (İJV) kanülasyonu bazı klinik durumlarda baş nötral pozisyonda tutularak yapılmalıdır. Ancak bu pozisyonda hangi anatomik işaretleme noktasının kullanılması gerektiği açık değildir. Bu çalışmanın amacı baş nötral pozisyonda iken karotis arter (KA) palpasyonu kullanılarak yapılan sağ İJV kanülasyonunun başarı oranlarını araştırmaktır. Gereç ve yöntem: Bu prospektif randomize çalışma iki aşamada dizayn edildi. Birinci aşama: Birbirini takip eden 30 servikal bilgisayarlı tomografi görüntüsü çalışma öncesi sağ İJV ve KA arasındaki ilişkiyi belirlemek için incelendi. İkinci aşama: Sağ İJV kanülasyonu yapılması planlanan toplam 150 hasta çalışmaya alındı. Hastaların başı nötral pozisyonda tutuldu. Genel anestezi altında trendelenburg pozisyonu ve soluk sonu pozitif basınç uygulandı. Sağ İJV kanülasyonu 10 farklı klinisyen tarafından KA palpasyonu işaret noktası alınarak, iğneye medial yada laterale açı verilmeksizin uygulandı. Öncelikli hedefimiz iğne ile ilk üç girişimde sağ İJV ulaşabilme başarı oranlarının belirlenmesi idi. Bulgular: İğnenin toplam üç girişimde sağ İJV'ye ulaşma oranı %96,7 idi. Klinisyenler arasında başarı oranları açısından istatistiksel fark yoktu. Hastaların hiçbirinde KA delinmedi. Sonuç: Başın nötral pozisyonda tutulduğu hastalarda sağ İJV kanülasyonu için yüksek başarı oranlarından dolayı KA işaret noktası olarak etkili bir şekilde kullanılabilir.

| Selçuk Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Selçuk Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Konya, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim