Yazar "Tosun, Özhan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 1 / 1
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Polikistik over sendrom tanılı hastaların fenotiplerinin prolaktin düzeyi ile nötrofil/lenfosit oranı arasındaki ilişki(Selçuk Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 2021) Tosun, Özhan; Çintesun, ErsinPolikistik Over Sendromu ve hiperprolaktinemi, üreme dönemindeki kadınlarda görülen en yaygın iki endokrinopati olup HPRL ve PKOS arasında patofizyolojik bir bağın varlığı ileri sürülmüştür. Diğer taraftan yapılan çalışmalarda PKOS'un patogenezinde, kronik bir inflamasyon sürecinin olduğu gösterilmiş, çeşitli inflamatuar markerlar PKOS'ta incelenmiştir. Bu çalışmada, PKOS hastaları fenotip gruplarına göre sınıflandırılmış ve çalışmaya bir kontrol grubu eklenmiştir. Sınıflandırılan gruplar arasında, prolaktin düzeyleri ve inflamasyonun göstergelerinden biri olan NLO karşılaştırarak, PKOS olgularında inflamasyon ile ilişkili olup olmadığını araştırmayı planladık. Çalışmaya Ocak 2018-Mayıs 2021 tarihleri arasında Kadın Hastalıkları ve Doğum kliniğine başvurmuş, 19-40 yaş arası adet düzensizliği veya klinik hiperandrojenizm bulguları olan, Rotterdam PKOS tanı kriterlerine göre 3 kriterden 2'sini taşıyan hastalar dahil edildi. Rotterdam PKOS tanı kriterleri; ovulatuar disfoksiyonu olan, hirşutizm, akne gibi klinik hiperandrojenizm bulguları olan, biyokimyasal hiperandrojenizm; serbest androjen indeksi 2.85'in üzerine olan ve ultrasonagrafide polikistik over görünümü ve diğer androjen yüksekliğine sebep olan nedenlerin ekarte edildiği hastalar olarak tanımlanmıştır. PKOS tanısı almış hastalar alınan anamnez ve labaratuar tetkiklerine bakılarak NIH in belirlediği 4 fenotipik gruba ayrıldı. Hiperandrojenizmin, oligo-anovulasyonun ve polikistik over morfolojisinin beraber görüldüğü grup fenotip 1, polikistik over morfolojisinin görülmediği sadece hiperandrojenizmin ve oligo-anovulasyonun olduğu grup fenotip 2, normal ovulatuar siklusa sahip fakat hiperandrojenizmi ve polikistik over morfolojisinin görüldüğü hastalar ise fenotip 3, hiperandrojemisi olmayan, sadece oligo-anovulasyonu ve polikistik over morfolojisi olan hastalar ise fenotip 4 olarak sınıflandırıldı. Dört grubun dışında PKOS tanısı almamış sağlıklı bireylerden oluşan kontrol grubu oluşturuldu. Çalışmada bakılan NLO parametresinin, Fenotip-1 grubundaki hastalarda, Fenotip-4 grubundaki hastalara kıyasla anlamlı şekilde yüksek olduğu izlendi(p=.012). Çalışma grupları arasında PLR seviyeleri istatistiksel olarak anlamlı şekilde farklılık göstermedi (p=.683). FSH parametresinin PKOS gruplarında kontrol grubuna göre daha yüksek olduğu (p=.002) izlendi. LH seviyelerinin PKOS gruplarında kontrol grubuna göre daha yüksek olduğu (p<.001) görüldü. Çalışmada bakılan DHEA-S seviyelerinin, Fenotip-1 grubundaki hastalarda, Fenotip-4 grubundaki hastalara göre anlamlı şekilde yüksek bulundu (p<.001). Sonuç olarak bu çalışmada, PKOS fenotipleri ile prolaktin seviyeleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olmadığını gösterdik. PKOS tanılı hastalarda yüksek prolaktin seviyeleri olması durumunda hiperprolaktinemi yapan diğer sebeplerin araştırılması gerektiğini düşünmekteyiz. Çalışmamızda, PKOS fenotiplerinde inflamasyon parametrelerinden biri olan NLO'yi inceledik ve NLO'nin kontrol grubu ile PKOS fenotipleri arasında anlamlı farklılık göstermediğini fakat fenotip 1 yani klasik PKOS sayılan grupta, non-hiperandrojenik PKOS olarak sınıflandırılan fenotip 4'e göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha yüksek olduğunu gösterdik ve PKOS fenotipleri arasında inflamasyon şiddetlerinin farklı olabileceğini düşündürmektedir. PKOS ve alt fenotiplerinde, pekçok çalışmada vurgulanan subklinik inflamasyonu göstermek ve değerlendirmek için geniş çaplı yeni çalışmalara ihtiyaç vardır.