Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • DSpace İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Uğurluoğlu, Ceyhan" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Elastofifibroma Dorsi: An Uncommon Soft Tissue Tumor: Case Report
    (2017) Şen, Erdem; Öner, İrem; Uğurluoğlu, Ceyhan; Yılmaz, Farise; Ata, Özlem
    Elastofibroma Dorsi (ED) is a benign, slow-growing lesion seen predominantly in elderly females. The tumor is non-encapsulated, hypo cellular in nature, composed of elastic fibers, fatand collagen. ED is asymptomatic in over 50 % of the cases and is incidentally discovered by imaging modalities. Differential diagnosis includes lipomas, fibro lipomas, hemangiomas and malignant tumors. ED is often overlooked or may be misinterpreted as a neoplastic process. The typicallocation of the tumor, long-term symptoms, and typical radiological findings, particularly MRI, aregenerally sufficient for ED diagnosis. We present a case of elastofibroma in a 66-year-old female.Elastofibroma dorsi can also show 18F-fluorodeoxyglucose (18F-FDG) uptake on positron emissiontomography combined with computed tomography (PET/CT) imaging.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Kemoterapi Tedavisi Sonucu Eritema Nodozum Gelişen Meme Kanseri Tanılı Bir Olgu
    (2017) Şen, Erdem; İnci, Fatih; Keleş, Burcu; Uğurluoğlu, Ceyhan; Gedik, Gonca Kara; Ata, Özlem
    Eritema nodozum (EN) en sık görülen septal pannikülit tipidir. Genellikle 15-40 yaş arası bayanlarda görülmektedir. Etyolojik faktörler arasında ilaçlar, enfeksiyonlar, tümörler ve inflamatuvar hastalıklar bulunur. Bununla beraber genellikle nedeni bilinmemektedir. EN patogenezi tam olarak anlaşılamamıştır. Lezyonlar en sık bacaklarda yerleşim gösterir. Bunun dışında uyluk ve ön kolda sıklıkla tutulur. Gövde, boyun ve yüz tutulumu nadirdir. Akut ataklarda ateş, yorgunluk, eklem ağrısı, baş ağrısı, öksürük, karın ağrısı, bulantı veya ishal görülebilir. Enfeksiyonların, bağ doku hastalıklarının veya inflamatuar hastalıkların erken bulgusu olarak karşımıza çıkabilir. Biz meme kanseri tanılı, adjuvan tedavisi için siklofosfamid- doksorubisin- fluorourasil (CAF) kemoterapi tedavisi uygulanan hastada tedaviye bağlı gelişen eritema nodozumun takip ve tedavi sürecini sunmayı amaçladık.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Küçük Hücre Dışı Akciğer Karsinomlarinda Biyolojik Davranışın Belirlenmesinde P53 ve Ki-67 Ekspresyonunun Değeri
    (Selçuk Üniversitesi, 2020 Aralık) Günler, Tuğba; Karabağlı, Pınar; Çelik, Zeliha Esin; Uğurluoğlu, Ceyhan
    Amaç: Akciğer karsinomlarında yapılan son çalışmalar, tümörü erken evrede tespit etme, nüks ve mortalite riskini belirleme ile hedef tedavide etkili olan klinikopatolojik faktörleri saptamak için yürütülmektedir. Bu çalışmamızda rezeke edilen küçük hücre dışı akciğer karsinom(KHDAK)olgularını 2015 Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) sınıflamasına göre yeniden değerlendirerek, p53 ve Ki-67'nin immünohistokimyasal ekspresyonunun klinikopatolojik parametreler ile ilişkisini ve prognostik önemini belirlemeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Rezeksiyon materyallerinde KHDAK tanısı alan Evre I - III arasındaki 125 olguda retrospektif olarak klinikopatolojik özellikler (cinsiyet, yaş, sigara kullanımı, tümör boyutu, plevra invazyonu, lenf nodu tutulumu, evre, sağkalım) ile p53 ve Ki-67 immunhistokimyasal ekspresyonu değerlendirildi. Bulgular: p53 ekspresyonu 125 olgunun 61’inde>%10’du. Ki-67 ekspresyonunun ortalama değeri %32,9’du. Hem p53 hem de Ki-67 ekspresyonunun tümörün histolojik tipler ile ilişkisi incelendiğinde anlamlı sonuçlar bulundu (p=0,036 ve p=0,000). Ki-67’den farklı olarak p53 ekspresyonu adenokarsinom (ADK) alt tiplerinde derece yükseldikçe anlamlı yüksek bulundu (p=0,036). Yüksek Ki-67 ekspresyonu tümör boyutu ve evre artışı ile ilişkiliydi (p=0,008 ve p=0,020). Tek değişkenli ve çok değişkenli analizlerde prognozu etkileyen faktörler yaş ve tümörün evresi idi (p=0,021 ve p=0,041). Klinikopatolojik bulgular sağkalıma tek başına etkili değildi. Wald testi p53 ve Ki-67 ekspresyonu, sigara ve cinsiyet ile genel sağkalım arasında anlamlı bir ilişki olmadığını ortaya koymuştur. Sonuç: KHDAK’larında Ki-67 ekspresyonu büyük tümör boyutu ve ileri evre ile güçlü bir ilişkiyi göstermektedir. p53 mutasyonu skuamöz hücreli karsinomlarda ve özellikle ADK solid varyantta daha sık görülmektedir. Bununla birlikte, p53 ve Ki-67 proteinlerinin prognostik öneminin daha büyük hasta gruplarında ve uzun süreli takiplerle araştırılmasının daha anlamlı sonuçlar sunabileceği ön görülmektedir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Malign Proliferatif Trikilemmal Tümörler
    (2001) Kalaycı, Mustafa U.; Uğurluoğlu, Ceyhan; Eraslan, Hüseyin; Oral, Süleyman
    Trikilemmal kistler özellikle saçlı deriden köken alan cilt lezyonlarıdır. Çok nadir olarak malign değişim gösterirler. Takip ettiğimiz 5 Malign Proliferatif Trikilemmal Tümör (MPTT) olgusu, retrospektif olarak değerlendirildi. Literatürde tarif edilenin aksine, daha genç bir yaş gurubunda görülebildiği, lokal olarak agresif karekter göstermesine rağmen bölgesel ve uzak metastaz yapmadığı izlendi. Tedavide; kitlenin total eksizyonu, palpabl lenf nodu varlığında regional lenf diseksiyonu yapıldı. Eksizyona rağmen cerrahi sınırlarda tümör mevcut olan ve birkaç kez nüks eden olgularda adjuvan tedavi olarak radyoterapi (RT) ve kemoterapi (KT) uygulandı.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Serpentine supravenous hyperpigmentation related to carboplatin and vinorelbine chemotherapy: A case report
    (WILEY, 2019) Akyürek, Fatma Tunçez; Sarı, Nihal; Uğurluoğlu, Ceyhan; Kurtipek, Gülcan Saylam
    Serpentine supravenous hyperpigmentation (SSH) is a unique type of chemotherapy-associated drug eruption, characterized by hyperpigmentation along the superficial venous network. Histopathology reveals an increase in melanin production without destruction of basal cells of the epidermis or dermal inflammatory infiltrate. Herein, we describe a patient who developed SSH after repeated intravenous infusions with carboplatin and vinorelbine; two medications that have been uncommonly reported in association with SSH previously.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Using Computerized Cytomorphometry to Distinguish between Benign and Malignant Cases in Thyroid Fine-Needle Aspiration Cytology
    (WILEY-BLACKWELL, 2016) Çelik, Zeliha Esin; Altınay, Serdar; Kılınç, Fahriye; Arslan, Nur; Yılmaz, Burcu Sanal; Karabağlı, Pınar; Uğurluoğlu, Ceyhan
    BackgroundOnly a small number of studies on computerized cytomorphometry have been performed for thyroid FNAC. The present study aimed to determine the usefulness of computerized cytomorphometry methods to further classify thyroid lesions as benign or malignant and to compare the practicability and value of using Papanicolaou (Pap) and Giemsa stains in thyroid FNAC by evaluating their association to various cytologic nuclear parameters. MethodsFifty-eight thyroid lesions diagnosed by FNAC and categorized according to the Bethesda system for reporting thyroid cytopathology were evaluated in terms of various cytologic nuclear parameters, including nuclear area (NA), nuclear perimeter (NP), nuclear density (ND), long nuclear diameter (LND), and short nuclear diameter (SND). The Pap- and Giemsa-stained slides were examined separately. ResultsIn the malignant cases, NA, NP, LND, and SND were higher than in the benign cases for both the Pap and Giemsa stains. NA, NP, LND, and SND were higher in Giemsa than Pap for both the benign and malignant groups. Statistically significant differences were detected between the benign and malignant cases in the AUS category. ConclusionsComputerized cytomorphometry is useful in distinguishing between benign and malignant lesions in thyroid FNAC. The measurement of cytologic nuclear parameters in cases suggestive of AUS may be useful for the probable classification of cases as benign or malignant. Although further studies are needed, in nuclear morphometric assessment of thyroid FNAC, Giemsa staining may be more useful and valuable than the Pap stain because of its association with various cytologic nuclear parameters. Diagn. Cytopathol. 2016;44:902-911. (c) 2016 Wiley Periodicals, Inc.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    ZKTB yetişkin bir hastada idiyopatik vulvar kalsinozis; Olgu sunumu
    (2015) Uçar, Mustafa Gazi; Uğurluoğlu, Ceyhan; Şanlıkan, Fatih
    Kalsinozis kutis epidermis altına çözünemeyen kalsiyum fosfat tuzlarının birikmesi ile oluşan na- dir bir hastalıktır. İdiopatik form metabolik hastalık veya doku hasarı olmadan ortaya çıkar. Tek şikâye- ti ilişki sırasında rahatsızlık hissi olan, 40 yaşında multipar hasta vulvar kitle şikâyeti ile başvurdu. Muayenede sol vulvar bölgede sarımsı renkte, ağ- rısız, yaklaşık 3x1 cm boyutlarında nodüler lezyon gözlendi. Kitle labium minör ile labium majus ara- sında lokalize, üzerinde yer yer beyaz pigmentas- yon olan, irregüler sınırlı, sert, fikse ve sapsız va- sıftaydı. Hastanın serum kalsiyum fosfat düzeyleri ve diğer bütün laboratuar testleri normal referans aralığındaydı. Genel anestezi altında lezyon total eksize edildi. Histopatolojik inceleme sonucu vulvar kalsinozis kutis olarak gelen hastanın daha sonraki 12 aylık takiplerinde rekürrens gözlenmedi.

| Selçuk Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Selçuk Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Konya, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim