Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • DSpace İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Erdur, Emire Aybüke" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 11 / 11
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Çocuklarda ağız solunumunun kraniyofasiyal gelişim üzerine etkisi
    (2018) Erdur, Ömer; Erdur, Emire Aybüke; Erol, Merve
    Amaç: Bu çalışmada ağız solunumunun kraniyofasiyal gelişimüzerine etkisini belirlemek için nazal veya ağız solunumu yapançocukların sefalometrik grafileri karşılaştırıldı.Hastalar ve Yöntemler: Çalışmaya maloklüzyon nedeniyleortodontik tedavi gören 132 pediatrik hasta (65 erkek, 67 kız; ort.yaş 12.1 yıl; dağılım, 10-14 yıl) dahil edildi. Solunum şekli birkulak burun boğaz hastalıkları uzmanı tarafından aile öyküsü,fizik muayene, anterior rinoskopi ve fleksibl nazofarengoskopikmuayene ile değerlendirildi. Hastalar bu muayene sonucundanazal solunum yapanlar (n60) ve ağız solunumu yapanlar(n72) olarak sınıflandırıldı. Hastaların ortodontik tanı vetedavileri için alınan sefalometrik radyografileri kraniyofasiyalanalizler için kullanıldı.Bulgular: Nazal solunum yapan hastalara kıyasla ağızsolunumu yapan hastalarda retrognatik mandibula, artmışmandibüler düzlem açısı ve okluzal düzlem açısı vardı (p0.05).Nazal solunum yapan hastalara kıyasla ağız solunumu yapanhastaların hyoid kemikleri daha yüksekte yerleşimli venazofarengeal hava yolları daha dar idi (p0.05).Aktif büyüme döneminde ağız solunumu yapançocuklarda yüksek yerleşimli hyoid kemiği, retrognatikmandibula ve artmış vertikal yüz yüksekliği gözlemlendi. Ağızsolunumu yapan çocuklarda multidisipliner bir yaklaşım ileerken tanı sağlanarak kraniyofasiyal ve dental anomalileringelişimi önlenebilir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Comparison of bond strengths of self etch adhesive systems in orthodontic bracket bonding procedures
    (Selçuk Üniversitesi, 2017) Erdur, Emire Aybüke; Yıldırım, Mücahid; Akın, Mehmet
    Background: The aim of this in-vitro study was to compare shear bond strength (SBS) of the self etch adhesive systems. Methods: 100 extracted human mandibular third molar teeth randomly divided into five groups in this study (n=20). Maxillary first premolar brackets were bonded onto mesiobuccal and disto-buccal surfaces of every molar tooth (control and experimental side). For all groups randomly selected control sides were bonded with total etch system. In experimental side Group I bonded with Transbond Plus SEP (3M Unitek, Monrovia, California, USA); Group II, Clearfil S3 Bond Plus (Kuraray Medical, Tokyo, Japan); Group III, Clearfil S3 Bond (Kuraray Medical, Tokyo, Japan); Group IV, Ortho Solo (Ormco Glendora, California, USA); Group V, AdheSE (Ivoclar, Vivadent AG, Liechtenstein). The teeth were stored in distilled water at 37 °C for 24 hours. After 5000 rounds of thermocycling, SBS test was performed using a universal testing machine at 1 mm/min crosshead speed. Data were analyzed with one way analyses of variance and post-hoc Tukey test. Results: Statistically analysis showed a significantly difference between decreased strength value of self etch adhesive systems according to the total etch (P<0.05). Group II (%30.1) had the lowest decreased shear bond strength. There were no significant difference between Group II and Group I (%31.95). Group III (%36.65) had lower decreased shear bond strength than g-Group V (%40.3). Decreased shear bond strength of Group IV (%49.5) was significantly highest than the other groups. Conclusion: Shear bond strength of total etch adhesive systems was better than self etch adhesive systems. But some manufacturer’s self etch adhesive had a satisfactory bond strength for clinical use.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Different pulse modes of Er:YAG laser irradiation: effects on bond strength achieved with self-etching primers
    (URBAN & VOGEL, 2016) Akın, Mehmet; Veli, İlknur; Erdur, Emire Aybüke; Aksakallı, Sertaç; Uysal, Tancan
    The aim of this study was to compare the effects of different pulse modes of Er:YAG laser on shear bond strength (SBS) of orthodontic brackets bonded with self-etching primers (SEP) and phosphoric acid etching. A total of 120 human mandibular third molars were randomly assigned to 3 groups of 40 specimens depending on the bonding procedure to be used. The groups were divided into two subgroups according to the pulse mode of the erbium-doped yttrium aluminum garnet (Er:YAG) laser irradiation as medium-short pulse (MSP) mode and quantum-square pulse (QSP) mode at 120 mJ, 10 Hz, 1.2 W. In each subgroup, the mesio- or distobuccal tooth surfaces were randomly assigned as experimental or control sides. After surface preparation with different modes of Er:YAG laser on experimental side, whole buccal tooth surfaces were treated with phosphoric acid etching or two different SEPs. Then metallic brackets were bonded with Transbond XT (3 M Unitek, Monrovia, CA, USA) or Kurasper F (Kuraray, Okayama, Japan). SBS values and the amount of adhesive remaining on the tooth after debonding were assessed. One-way analysis of variance (ANOVA) was used to evaluate the changes in mean SBS between groups resulting from laser etching, followed by post hoc test of Tukey. There were statistically significant differences between the experimental and control sides of all groups (p < 0.05). Laser etching with QSP and MSP modes increases the SBS of metallic brackets and Er:YAG laser irradiation with QSP mode increases the SBS of SEPs.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Direkt ve indirekt kompozit yüzeylere metal braketlerin bağlanma dayanıklılığının değerlendirilmesi
    (Selçuk Üniversitesi, 2020) Deniz, Mehmet; Erdur, Emire Aybüke; Akın, Mehmet
    Amaç: Bu çalışmada, farklı kompozit yüzeylere (direct ve indirekt) uygulanan farklı pürüzlendirme yöntemlerinin yüzeyde oluşturduğu pürüzlülük ve metal braketlerin bağlanma dayanıklılığı üzerine olan etkisi değerlendirilmiştir. Gereç ve Yöntemler: Çalışmamızda direkt ve indirekt olmak üzere 2 farklı tipte kompozit diskler ve çekilmiş alt keser dişler kullanıldı. Kompozit grupları oluşturmak amacıyla direkt ve indirek kompozitin her birinden 60 adet olmak üzere toplamda 120 kompozit disk üretici talimatlarına göre hazırlandı. Kompozit diskler uygulanacak farklı pürüzlendirme yöntemlerine göre, 4 alt gruba ayrıldı. Bu gruplar; ortofosforik (OF) asit, kumlama, frezle pürüzlendirme yapılan ve hiçbir işlem uygulanmayan kontrol grubu olarak belirlendi. Ayrıca, makaslama bağlanma dayanımı karşılaştırmak için yüzeyi OF asidi ile pürüzlendirilmiş diş grubu oluşturuldu. Bütün kompozit disklerin pürüzlülüğü profilometre cihazı ile yüzeyler pürüzlendirilmeden önce ve sonra ölçüldü. Braketler yapıştırıldıktan sonra, örneklere termal siklus uygulandı ve makaslama bağlanma dayanımı testi yapıldı. Kompozit yüzeylerde oluşan değişiklikler stereomikroskop ve tarayıcı elektron mikroskobu (SEM) ile incelendi. İstatiksel değerlendirme için, iki yönlü ANOVA, Tukey HSD ve Wilcoxon signed rank testleri kullanıldı. Bulgular: Direkt ve indirekt kompozitler arasında makaslama bağlanma dayanımı değerlerinde anlamlı bir fark bulunmadı (p>0.05). Kumlama ile pürüzlendirilen direkt kompozit gruplarında pürüzlülük değerlerinin, indirekt gruptaki değerlerden anlamlı derecede daha yüksek bulundu (p <0.05). OF asit ve frez uygulanan yüzeyler arasında istatistiksel olarak fark bulunmadı (p>0.05). Frez yöntemi, hem bağlanma dayanımı, hem de pürüzlülük değerlerinde en yüksek sonuçları gösterdi (p <0.05). Kompozit yüzeylerin SEM görüntüleri de bu bulguları destekledi. Sonuç: Bu çalışmanın sınırlamaları dahilinde, sonuçlarımız frez uygulamasının ortodontide kompozit yüzeyleri pürüzlendirmede etkili ve güvenilir bir yöntem olduğunu gösterdi.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    The Effects of Orthognathic Surgery on Periodontal Status
    (Selçuk Üniversitesi, 2022) Esen, Çağrı; Esen, Alparslan; Soğancı, Ahmet Ertan; Erdur, Emire Aybüke
    Background: The aim of this study was to investigate the effects of orthognathic surgery on periodontium in the 3rd and 6th months after the operation. Methods: In a total of 10 orthognathic surgery patients (7 females, 3 males, mean age 23.2 ± 4.83), full mouth clinical periodontal measurements such as plaque index (PI), gingival index (GI), probing depth (PD), bleeding on probing (BOP), clinical attachment level (CAL), and mobility (M) were performed before the surgical procedure (T0) at all teeth except the third molars. Six of these patients underwent double jaw orthognathic surgery, 2 patients sagittal split ramus osteotomy, and 2 patients Le Fort I osteotomy. The same full mouth clinical periodontal measurements were repeated in the 3rd (T1) and 6th (T2) months after surgery. Results: There was no statistically significant difference between the T0 and T1 and T2 values in any of the parameters (PI, GI, PD, BOP, CAL, and M) at any of the regions measured (maxillary teeth, mandibular teeth, or full mouth). Conclusion: Within the limits of this study, it has been observed that orthognathic surgical treatments do not have a significant effect on periodontal status. However, further studies are needed before final conclusions can be provided.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Hızlı üst çene genişletmesinin nazofarengeal havayoluna etkisi
    (Selçuk Üniversitesi, 2014) Akın, Mehmet; Erdur, Emire Aybüke; Menzek, Ayşe; Erdur, Ömer
    Hızlı üst çene genişletme (HÜÇG) işlemi üst çene darlıkların giderilmesinde yaygın olarak kullanılır. Bu çalışmanın amacı HÜÇG tedavisi sonrası nazofarengeal alandaki değişimleri değerlendirmektir.Gereç ve Yöntemler:Çalışma grubu çift taraflı transversal darlığa sahip 20 hastadan (12 kız ve 8 erkek, ortalama yaş, 12.34±1.26) oluşturuldu. Bu hastalar tüm dişleri kaplayan akrilik aparey ile tedavi edilmiştir. Kontrol grubu için ise sagittal ve transversal yön anomalisi olmayan 20 birey (13 kız ve 7 erkek,ortalama yaş, 12.68±1.15) seçildi.Hastalar ve kontrol grubu kayıtları klinik arşivimizden seçildi. Değerlendirmeler tedavi başında ve sonunda kaydedilen sefalometrik ölçümlerle yapıldı. İstatistiksel karşılaştırma için, bağımlı ve bağımsız örnek t-test leri kullanıldı.Bulgular:Tedavi sonucunda, tedavi öncesine kıyasla, adenoidal alan, aerial alan ve toplam alan anlamlı derecede artmıştır (P < 0.05). Kontrol grubuyla karşılaştırıldığında çalışma grubunda, adenoidal alan ve toplam alanda artış bulunmuştur (P < 0,05), fakat aerial alandaki artış istatiksel olarak anlamlı değildir (P > 0,05).Sonuç:HÜÇG tedavisi nazofarengeal hava yoluna pozitif etki eder ve nazofarengeal alanda anlamlı derecede artışa sebep olur.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Konik işınlı bilgisayarlı tomografide maksiller ve mandibular süpernümere dişlerin lokalizasyonları, karakteristikleri ve komplikasyonları
    (Selçuk Üniversitesi, 2019) Menziletoğlu, Dilek; Erdur, Emire Aybüke; Baştürk, Funda
    Konik işınlı bilgisayarlı tomografide maksiller ve mandibular süpernümere dişlerin lokalizasyonları, karakteristikleri ve komplikasyonları Amaç: Süpernümere dişler, normal diş sayısından fazla olan dişler olarak tanımlanmaktadır. Hem süt hemde daimi dentisyonda süpernümere dişlere rastlanılmaktadır. Etiyolojileri tam olarak bilinmemektedir. Genelde gömülüdür ve radyograflarda tesadüfen görülürler. Bu çalışmanın amacı, süpernümere dişlerin panoramik radyograf ve konik ışınlı bilgisayarlı tomografi (KIBT) kullanılarak lokalizasyonunu değerlendirmek ve tedavi yaklaşımlarını sunmaktadır. Gereç ve Yöntemler: Bu retrospektif çalışmada 6273 hastanın radyografik verileri Necmettin Erbakan Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş Çene Cerrahisi ve Ortodonti bölümlerinde incelendi. Süpernümere dişlerin sayısı, dişin anatomik lokalizasyonu, erüpsiyon durumu panoramik radyografta ve KIBT’ta incelendi. Bulgular: 6273 hastanın 64’ünde (40 erkek, 24 kadın) 66 süpernümere diş teşhis edildi. Hastaların yaş aralığı 9-65 yıl ve yaş ortalaması 22.47 yıldı. İki hastada (mandibula premolar ve molar bölge) çift taraflı süpernümere diş vardı. Kırk üç süpernümere diş gömülüydü. Süpernümere dişlerin hepsi çekildi. 44 süpernümere diş ortodontik tedavi için çekildi. 2 hastada maksilla premolar bölgede görülen süpernümere diş ile birlikte görülen kist enükle edildi ve dişler çekildi. 14 süpernümere diş profilaktik olarak çekildi. Sonuç: Süpernümere dişlerin büyük çoğunluğu gömülü olduğundan rutin klinik muayeneler sırasında teşhis edilememekte ancak radyografik incelemeler sırasında veya komplikasyonlara neden olduklarında saptanabilmektedir. Ortodontik tedavi gören hastalarda süpernümere dişler daimi dişlerin hareketine engel olmaktadır. Erken tanı ve tedavi komplikasyonların önlenmesi açısından önemlidir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Porselen yüzeyine lazer uygulamasının metal braketlerin bağlanma dayanıklılığı üzerine etkisi
    (Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2015) Erdur, Emire Aybüke; Başçiftçi, Faruk Ayhan
    Bu çalışmada, farklı seramik yüzeylerde (feldspatik ve IPS Empress e-Max) uygulanan pürüzlendirme teknikleriyle yüzeyde oluşan pürüzlülük ve metal braketlerin bağlanma dayanımları üzerine olan etkisi değerlendirilmesi amaçlandı. Çalışmamıza feldspatik ve IPS e-Max olmak üzere 2 farklı tipte seramik dâhil edildi. Bu amaçla her gruptan 100 adet olmak üzere toplamda 200 örnek disk üretici firmanın talimatlarına göre hazırlandı. Bütün seramik disklerin yüzey pürüzlülüğü profilometre cihazı ile yüzeyler pürüzlendirilmeden önce ve sonra değerlendirildi. Yüzeylere Ti:Safir, Nd:YAG, Er:YAG lazerler ve geleneksel yöntemlerden kumlama ve HF asit uygulandı. Braketler yapıştırıldıktan sonra, termal siklus işlemi uygulanan yüzeyler, makaslama testine tabi tutuldu. Yüzeyde oluşan değişiklikler profilometre, SEM ve AFM analizleri ile incelendi. Istatiksel değerlendirmek için, iki yönlü varyans analizi (ANOVA), Tukey HSD ve Wilcoxon signed rank testleri kullanıldı. Çalışmamızda kullanılan bütün pürüzlendirme teknikleri ile her iki seramik tipi arasında (feldspatik ve IPS Empress e-Max) istatiksel olarak fark bulunmadı (p >0.05). Ti:Safir lazer, hem bağlanma dayanımı, hem de yüzey pürüzlülüğü değerlerinde en yüksek sonuçları gösterdi (p <0.05). SEM ve AFM yüzey analiz yöntemleri de bu bulguları destekledi. İn vitro olarak yapılan çalışmamızın sonuçları Ti:Safir lazerin ortodontide porselen yüzey pürüzlendirmede etkili ve güvenilir bir teknik olduğunu gösterdi.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Türk Çocuklarında Ortodontik Lokal Maloklüzyon Risk Faktörlerinin Radyografik Olarak Değerlendirilmesi
    (Selçuk Üniversitesi, 2021) Hatipoğlu, Şirin; Erdur, Emire Aybüke
    Amaç: Bu çalışmanın amacı, 6-12 yaş aralığında bulunan Türk çocuklarının lokal ortodontik maloklüzyon risk faktörleri açısından, panoramik radyograflar üzerinde değerlendirilmesi ve gerekli koruyucu önleyici tedavi ihtiyaçlarının belirlenmesidir. Gereç ve Yöntemler: Çalışma, 2008-2014 yılları arasında doğmuş olan 425 Türk çocuğunun panoramik radyografları üzerinden yürütüldü. Kayıtlar, Konya ve İstanbul’da bulunan kliniklere tedavi ve muayene amacıyla başvurmuş hasta kayıtları arasından elde edildi. Daimi diş boyutu, şekil ve pozisyon anomalilerinin yanı sıra; süt ve daimi dişlenmeye ait; diş sayısı, çürük, çekim/erken çekim, dolgu ve kanal dolgulu dişler ve yer tutucu varlığı değerlendirildi. İstatistiksel olarak prevalans hesaplamaları yapıldı. İki merkez arasındaki istatistiksel prevalans farklılığı, iki bağımsız örneklem için oran testi (Z) ile değerlendirildi. Bulgular: Çürük süt dişi (sd) ve dolgulu sd varlığı sırası ile; % 20.6 ve % 9.5 olarak, en yüksek prevalansa sahip parametreler olarak tespit edilmiştir. Buna karşılık, en az prevalans fazla sd ve çekilmiş daimi diş (dd) parametrelerinde, sırası ile % 0.023 ve % 0.036 olarak hesaplanmıştır. İki merkez arasında karşılaştırma yapıldığında, Konya’da; yer tutucu, çürük sd, dolgulu sd, çürük dd ve erken çekilmiş sd’nin prevalans yüzdeleri istatistiksel olarak İstanbul’dan yüksek çıkmıştır. Buna karşılık, rezidüel kök, şekil dd ve kanal sd’nin prevalansları İstanbul’da istatistiksel olarak yüksek çıkmıştır. Sonuç: Kazanılmış ortodontik maloklüzyonların önlenmesinde, koruyucu-önleyici diş tedavisinin önemi çok büyüktür. Çalışmamızda, özellikle koruyucu-önleyici tedavi ve ağız diş sağlığı eğitim ihtiyacı yüksek bulunmuştur. Bu nedenle, ağız ve diş sağlığı eğitimine özel önem ve dikkat gösterilmelidir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Twin-blok ve iskeletsel destekli Forsus FRD apareylerinin faringeal havayolu üzerine etkilerinin karşılaştırılması
    (Selçuk Üniversitesi, 2020) Erdur, Emire Aybüke; Lale, Bekir
    Amaç: Bu retrospektif çalışmanın amacı, iskeletsel destekli (İD) Forsus FRD ve Twin-blok (TB) apareylerinin iskeletsel, dentoalveolar ve faringeal hava yoluna olan etkilerini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntemler: Çalışmamız, Sınıf II maloklüzyonu olan, mandibular simfiz bölgesine bilateral yerleştirilmiş miniplaklardan destek alan İD Forsus apareyi veya TB ile tedavi edilmiş hastaların tedavi başı ve tedavi sonu lateral sefalogramları üzerinde yapılan iskeletsel, dentoalveolar ve faringeal ölçümler kullanılarak yürütülmüştür. İD Forsus grubu, 20 hasta (9 kadın ve 11 erkek; ortalama yaş: 14.12 ± 1.66 yıl) ve TB grubu, 20 hasta (10 kadın ve 10 erkek; ortalama yaş: 13.95 ± 1.32yıl) olmak üzere, büyüme gelişim evresi peak sonrasında olan toplam 40 hasta verisi kullanılmıştır. Gruplar arasındaki farklılıkların değerlendirilmesi için bağımsız örneklem t-testi, grup içi farkın karşılaştırılması için bağımlı örneklem t-testi kullanılmıştır. Bulgular: Sınıf II malokluzyon her iki grupta da, SNA'da azalma ve SNB'de artış ile düzeltildi (p<0.01). Her iki gurupta da Co-A uzunluğu istatistiksel olarak anlamlı azalırken, Co-Gn uzunluğu anlamlı artış gösterdi (p<0.001). IMPA değerleri TB grubunda artarken, İD Forsus grubunda anlamlı olarak azaldı(p<0.001). Nazofaringeal havayolu bölgesinde artış anlamlı değilken (p?0.05), orofaringeal havayolu ölçümlerinde istatistiksel olarak anlamlı artış gözlendi (p<0.01). Sonuç: Her iki grupta da malokluzyon başarılı şekilde tedavi edilmiştir. İskeletsel, dentoalveolar ve faringeal ölçümler, tedavi edilen tüm hastalarda önemli ölçüde artmış, iki grup arasında anlamlı bir fark gözlenmemiştir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Unilateral dudak damak yarığına sahip hastalarda farengeal havayolunun değerlendirilmesi
    (Selçuk Üniversitesi, 2017) Baka, Zeliha Müge; Erdur, Emire Aybüke; Alp, Sevtap; Başçiftçi, Faruk Ayhan
    Amaç: Bu çalışmanın amacı unilateral tam dudak damak yarığına (UDDY) sahip hastaların farengeal hava yolu alanı, yumuşak damak ölçümleri ve kraniyoservikal postürünün değerlendirilmesi ve bu değerlerin dudak damak yarığına sahip olmayan kontrol grubu hastaları ile karşılaştırılmasıdır. Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya rastgele ve retrospektif olarak seçilen 60 hasta dahil edilmiştir ve 2 gruba ayrılmıştır. Birinci grup UDDY (30 hasta; ortalama yaş, 15,07 ± 5,61 yıl), ikinci grup ise DDY olmayan iskeletsel Sınıf I (30 hasta; ortalama yaş, 16,34 ± 3,18 yıl) hastalardan oluşmaktadır. Hastalardan alınan lateral sefalometrik filmler üzerinde farengeal hava yolu alanları, yumuşak damak ölçümleri ve kraniyoservikal postür açıları hesaplanmıştır. Elde edilen verilerin gruplar arası karşılaştırmasında bağımsız T-testi kullanılmıştır. Bulgular: UDDY grubundaki hastaların kontrol grubuna kıyasla önemli ölçüde daha küçük toplam ve aerial nazofarengeal alana sahip olduğu bulunmuştur (P <0,05). Ayrıca UDDY grubundaki hastaların yumuşak damaklarının daha kalın ve daha kısa olduğu bulunmuştur (P <0,05). Adenoidal nazofarengeal alan, orofarengeal alan, sert damak/yumuşak damak açısı (ANS-PNS-P°) ve kranioservikal postür açılarında (NSL/CVT° ve NSL-OPT°) iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (P >0,05). Sonuç: UDDY sahip hastaların toplam ve aerial nazofarengeal alanları kontrol grubuna göre daha küçüktür. Bu nedenle bu hastalarda tedavi planlaması yapılırken farengeal hava yolu üzerine pozitif bir etkiye sahip olmasına dikkat edilmelidir.

| Selçuk Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Selçuk Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Konya, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim