Eğitim Bilimleri Enstitüsü Tez Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Nomofobi, sosyal medya bağımlılığı ve psikolojik iyi oluş arasındaki ilişkinin incelenmesi: Z kuşağı üzerine bir araştırma(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2022) Helvacıoğlu, Hafize Nur; Eliüşük Bülbül, AyşeBu çalışmanın amacı Z Kuşağı bireylerini, nomofobi, sosyal medya bağımlılığı ve psikolojik iyi oluş açısından incelemektir. Araştırmanın çalışma grubu, 2021-2022 eğitim-öğretim yılında Türkiye'de çeşitli devlet lise ve üniversitelerinde öğrenimine devam etmekte olan öğrenciler arasından tesadüfi örnekleme yöntemine göre seçilen 540 Z Kuşağı bireyinden oluşmuştur. Araştırma verileri Yildirim ve Correia (2015) tarafından geliştirilen Yildirim ve diğerleri (2015) tarafından Türkçe'ye uyarlanan 'Nomofobi Ölçeği', Andreassen ve diğerleri (2017) tarafından geliştirilen ve Demirci (2019) tarafından Türkçe'ye uyarlanan 'Bergen Sosyal Medya Bağımlılığı Ölçeği', Diener ve diğerleri (2010) tarafından geliştirilen ve Telef (2013) tarafından Türkçe'ye uyarlanan 'Psikolojik İyi Oluş Ölçeği' ve araştırmacı tarafından geliştirilen 'Kişisel Bilgi Formu' aracılığıyla toplanmıştır. Elde edilen bulgulara göre sosyal medya bağımlılığı ve nomofobi alt boyutlarından çevrimiçi bağlantıyı kaybetme açısından cinsiyete bağlı farklılaşma olmadığı tespit edilmiştir. Ancak nomofobi alt boyutlarından bilgiye erişememe, rahatlıktan feragat etme, iletişim kuramama ve psikolojik iyi oluş açısından cinsiyetler arası kadınların lehine anlamlı fark bulunmuştur. Z Kuşağı bireylerinin nomofobi düzeyleri ile sosyal medya bağımlılık düzeyleri arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki, sosyal medya bağımlılık düzeyleri ile psikolojik iyi oluş düzeyleri arasında ise negatif yönde anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Son olarak Z Kuşağı bireylerinin sosyal medya bağımlılığı ve psikolojik iyi oluşlarının nomofobi düzeyini anlamlı düzeyde yordadığı saptanmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgular ilgili literatür çerçevesinde yorumlanmış ve ileriye dönük öneriler geliştirilmiştir.Öğe Lise öğrencilerinde gelecek beklentisinin mesleki olgunluk ve algılanan sosyal destek açısından incelenmesi(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2022) Arslansan, Ravzanur; Bozgeyikli, HasanBu çalışmada lise öğrencilerinde gelecek beklentisini mesleki olgunluk ve algılanan sosyal destek bakımından incelemek amaçlanmıştır. Araştırmanın yöntemi nicel bir araştırma olmakla birlikte ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu, 2021-2022 öğretim yılında Konya'da çeşitli liselerde öğrenimine devam etmekte olan öğrenciler arasından tesadüfi örnekleme yöntemine göre seçilmiştir. Araştırmaya 342 kız ve 224 erkek olmak üzere 566 lise öğrencisi katılmıştır. Araştırma verilerini toplamak amacıyla 'Ergen Gelecek Beklentileri Ölçeği', 'Mesleki Olgunluk Ölçeği', 'Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği' ve araştırmacı tarafından geliştirilen 'Kişisel Bilgi Formu' kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen verilerin analizinde bağımsız örneklem t testi, tek yönlü varyans analizi (ANOVA), Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon Tekniği ve çoklu doğrusal regresyon analizi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda gelecek beklentisi ve çok boyutlu algılanan sosyal destek açısından erkeklerin ortalamalarının kızların ortalamalarından anlamlı düzeyde yüksek olduğu sonucu bulunmuştur. Algılanan sosyal destek; yaş ve sınıf değişkenine göre incelendiğinde, büyük yaş ve üst sınıf grubu puan ortalamalarının küçük yaş ve alt sınıf grubu puan ortalamalarına göre anlamlı düzeyde yüksek olduğu sonucu elde edilmiştir. Gelecek beklentisi ve algılanan sosyal destek değişkenlerinde mezun olunan ortaokul türüne göre de anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Gelecek beklentisi açısından imam hatip ortaokullarından mezun öğrencilerin puan ortalamalarının diğer ortaokullardan mezun olan öğrencilere göre olumlu düzeyde yüksek olduğu bulunmuştur. Algılanan sosyal destek boyutunda ise diğer ortaokullardan mezun olan öğrencilerin ortalamalarının imam hatip ortaokulundan mezun olan öğrencilere göre olumlu düzeyde yüksek olduğu bulunmuştur. Gelecek beklentisi, mesleki olgunluk ve algılanan sosyal destek; devam etmekte oldukları okul türüne göre incelendiğinde gruplar arasında anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Gelecek beklentisi boyutunda mesleki ve teknik anadolu liselerinde ve imam hatip liselerinde öğrenim gören öğrencilerin puan ortalamaları fen liseleri ve Anadolu liselerindeki öğrencilerin puan ortalamalarından anlamlı düzeyde yüksektir. Mesleki olgunluk boyutunda ise anadolu lisesi öğrencilerinin puan ortalamalarının mesleki ve teknik anadolu lisesi öğrencilerinin puan ortalamalarından anlamlı düzeyde yüksek olduğu sonucu bulunmuştur. Algılanan sosyal destek boyutunda ise mesleki ve teknik anadolu lisesi öğrencilerinin puan ortalamaları fen, anadolu ve imam hatip lisesi öğrencilerinin puan ortalamalarından daha yüksek bulunmuştur. Algılanan sosyal destek açısından devlet okulunda öğrenim gören öğrencilerin puan ortalamalarının özel okullarda öğrenim gören öğrencilerin puan ortalamalarına göre daha yüksek olduğu bulunmuştur. Gelecek beklentisi boyutunda 7501 ve üzeri aylık gelire sahip olan öğrencilerin puan ortalamalarının 2501-5000 TL ve 5001-7500 TL aylık gelire sahip öğrencilere kıyasla daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Gelecek beklentisi, mesleki olgunluk ve algılanan sosyal destek arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Araştırma bulgularına göre; mesleki olgunluğun ve algılanan sosyal desteğin gelecek beklentisinin anlamlı yordayıcıları olduğu bulunmuştur.Öğe Üniversite öğrencilerinde mental iyi oluş ile sanal dışlanma arasındaki ilişkide yalnızlığın aracı rolü(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2022) Yılmaz, Sevde; Pamuk, MustafaBu çalışma, üniversite öğrencilerinde mental iyi oluş ile sanal dışlanma arasındaki ilişkide yalnızlığın aracı rolünü incelemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmada tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini, 2021-2022 eğitim öğretim güz yarıyılında Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi, İslami İlimler Fakültesi, Edebiyat Fakültesi ve Fen Fakültesinde lisans öğrenimini sürdüren öğrenciler oluşturmaktadır. Araştırma örneklemini aynı yıl bu fakültelerin çeşitli bölümlerinde öğrenimini sürdürmekte olan öğrenciler oluşturmaktadır. Öğrencilerin seçiminde tesadüfi küme örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmaya bu yöntemle seçilen 707 öğrenci dâhil edilmiştir. Öğrencilerin mental iyi oluş puanlarını belirlemek için Warwick-Edinburgh Mental İyi Oluş Ölçeği, sanal dışlanma puanlarını Sanal Dışlanma Ölçeği ve yalnızlık puanlarını belirlemek için UCLA Yalnızlık Ölçeği Kısa Formu kullanılmıştır. Cinsiyete göre mental iyi oluş, sanal dışlanma ve yalnızlık puanlarını belirlemede t testi kullanılmıştır. T testi sonuçlarına göre; mental iyi oluş ve yalnızlık düzeyleri cinsiyete göre anlamlı farklılık göstermezken, sanal dışlanma düzeyi erkek öğrenciler yönünde anlamlı farklılık göstermiştir. Sınıf düzeyi, günlük internet ve sosyal medya kullanım sürelerine göre; mental iyi oluş, sanal dışlanma ve yalnızlık puanlarını belirlemek içinse F testi (Varyans analizi) yapılmıştır. Anova sonuçlarına göre, mental iyi oluş, sınıf düzeyine göre anlamlı farklılık göstermezken, günlük internet ve sosyal medya kullanım sürelerine göre anlamlı farklılık göstermektedir. Sanal dışlanma; sınıf düzeyine göre anlamlı farklılık göstermezken, günlük internet kullanım ve sosyal medya kullanım sürelerine göre anlamlı farklılık göstermektedir. Yalnızlık ise sınıf düzeyine, günlük internet kullanım ve sosyal medya kullanım sürelerine göre anlamlı farklılık göstermemektedir. Mental iyi oluş ile sanal dışlanma arasındaki ilişkide yalnızlığın aracı rolünü belirlemede regresyon analizi uygulanmıştır. Regresyon analizi sonuçlarına göre sanal dışlanma ve yalnızlık mental iyi oluşu negatif yönde yordamaktadır. Sanal dışlanmışlığın mental iyi oluş üzerindeki dolaylı etkisinin anlamlı olduğu; dolayısıyla da yalnızlığın sanal dışlanma ile mental iyi oluş arasındaki ilişkiye aracılık ettiği sonuçlarına ulaşılmıştır. Araştırmadan elden edilen bulgular kavramsal çerçeve ve ilgili alanyazını desteklenerek açıklanmış ve çeşitli önerilerde bulunulmuştur.Öğe Okul psikolojik danışmanlarının mental iyi oluşlarının zihinsel iş yükü ve bilişsel esneklik bağlamında incelenmesi(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2022) Duranoğlu Niyar, Rukiye; Pamuk, MustafaOkul psikolojik danışmanlarının mental iyi oluşlarının bilişsel esneklik ve zihinsel iş yükü bağlamında incelemeyi amaçlayan bu çalışmada nicel araştırma desenlerinden yordayıcı korelasyonel araştırma deseni kullanılmıştır. Konya'da görev yapan 353 okul psikolojik danışmanın katılımıyla gerçekleşen çalışmada, "Warwick-Edinburgh Mental İyi Oluş Ölçeği", "Zihinsel İş Yükü Ölçeği", "Bilişsel Esneklik Envanteri" ve "Kişisel Bilgiler Formu" kullanılarak veri toplanmıştır. Elde edilen verilerin analizinde, bağımsız gruplar için t-testi, tek yönlü varyans analizi, korelasyon ve regresyon analizleri yapılmıştır. Analiz sonuçlarına göre okul psikolojik danışmanlarının mental iyi oluşlarının cinsiyet, eğitim düzeyi, yaş, kıdem ve kurumda çalışan okul psikolojik danışman sayısına göre farklılaştığı; bilişsel esnekliklerinin medeni durum, eğitim düzeyi, yaş, kıdem, okuldaki öğrenci sayısı ve kurumda çalışan okul psikolojik danışman sayısına göre farklılaştığı; zihinsel iş yüklerinin ise cinsiyet, medeni durum, yaş, kıdem, görev yaptıkları kurum türü, görev yaptıkları kademeye ve okuldaki öğrenci sayısına göre farklılaştığı görülmektedir. Ayrıca okul psikolojik danışmanlarının mental iyi oluşları ile bilişsel esneklikleri arasında pozitif yönlü; zihinsel iş yükü toplam puan ortalaması ve zihinsel iş yükü ölçeğinin performansa bağlı iş yükü alt boyutu ile arasında negatif yönlü bir ilişkinin olduğu bulunmuştur. Okul psikolojik danışmanlarının bilişsel esneklikleri ile zihinsel iş yükü ölçeğinin duygusal iş yükü alt boyutu ile arasında pozitif, zihinsel iş yükü ölçeğinin performansa bağlı iş yükü alt boyutu ile arasında negatif yönlü bir ilişkinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Son olarak yapılan regresyon analizi sonucundaysa bilişsel esnekliğin mental iyi oluşu pozitif yönlü yordadığı, zihinsel iş yükü ölçeğinin performansa bağlı iş yükü alt boyutunun mental iyi oluşu negatif yönlü yordadığı sonucuna ulaşılmıştır.Öğe Lise öğrencilerinde okul tükenmişliği, akademik beklentilere ilişkin stres ve akademik yılmazlık arasındaki ilişki(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2022) Öztaş, Habib; Pamuk, MustafaBu araştırmada lise öğrencilerinde okul tükenmişliği, akademik beklentilere ilişkin stres ve akademik yılmazlık düzeylerinin birtakım değişkenlere göre farklılaşıp farklılaşmadığının yanısıra okul tükenmişliği, akademik beklentilere ilişkin stres ve akademik yılmazlık arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırma için belirlenen çalışma grubu, 2021-2022 eğitim-öğretim yılında Konya ili merkezinde belirlenmiş olan liselerde eğitim gören 782 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırma tarama modelinden olan ilişkisel tarama modeli kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Araştırma verileri için veri toplama araçları olarak okul tükenmişliği ölçeği, akademik beklentilere ilişkin stres envanteri, akademik yılmazlık ölçeği ve katılımcı bilgileri için kişisel bilgi formu kullanılmıştır. Araştırmanın neticesinde elde edilmiş verilerle frekansları belirlenip yüzde tablosu, bağımsız örneklem için t testi, tek yönlü anova, ilgili sonuçlar için scheffe testi, pearson çarpım momentler korelasyon ve çoklu regresyon analizleri yapılmıştır. Araştırma neticesinde elde edilmiş olan bulgulara göre okul tükenmişliğinin cinsiyet, sınıf düzeyi tüm alt boyutlarında okul türüne göre sadece alt boyut olan yetersizlikte istatistiksel anlamlı bir farklılığın olduğu sonucu bulunmuştur. Akademik beklentilere ilişkin stresin cinsiyet değişkenine göre kendine ilişkin beklentiler alt boyutunda, okul türü değişkeninde istatistiksel olarak anlamlı bir farklılığın olduğu sonucu bulunmuştur. Akademik yılmazlığın cinsiyet ve sınıf düzeyi değişkeninde istatistiksel anlamlı bir farklılığın olduğu sonucu bulunmuştur. Yine araştırma bulgularına göre okul tükenmişliği ile akademik beklentilere ilişkin stres arasında pozitif yönde, akademik yılmazlıkla da negatif yönlü bir ilişkinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Akademik beklentilere ilişkin stresle akademik yılmazlık arasında negatif yönde bir ilişkinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Akademik beklentilere ilişkin stres envanteri alt boyutlarından olan kendine ilişkin beklentiler ile akademik yılmazlığın, okul tükenmişliğini anlamlı bir şekilde yordadığı sonucu bulunmuştur. Akademik beklentilere ilişkin stres envanteri alt boyutları ile akademik yılmazlığın okul tükenmişliği toplam puanına ilişkin varyansın %84'ünü açıkladığı sonucuna ulaşılmıştır. Elde edilen bulgular doğrultusunda tartışma yapılmış ve bazı önerilerde bulunulmuştur.Öğe Ergenlerin öz anlayış düzeyleri ile sabır ve öznel iyi oluşları arasındaki ilişkinin incelenmesi(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2022) Karagöz, Fatma Betül; Eliüşük Bülbül, Ayşe; Güler, MustafaBu çalışma ergenlerin öz anlayışları, öznel iyi oluş ve sabır düzeyleri arasındaki ilişkiyi inceleme amacıyla yapılmıştır. Araştırmada tarama modeli olarak ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini Gaziantep'e bağlı Yavuzeli İlçesindeki liselerde öğrenim gören 13-18 yaşlarındaki 313 kız ve 187 erkek olmak üzere toplam 500 öğrenci oluşturmaktadır. Ergenlerin öz anlayış düzeylerini belirlemek için "Öz Anlayış Ölçeği" öznel iyi oluşlarını ölçmek için araştırmacılar tarafından uyarlanan "Ergenler için Öznel İyi Oluş Ölçeği" ve ergenlerin sabır düzeylerini belirlemek için araştırmacı tarafından Türkçe'ye uyarlanan "Sabır Ölçeği", demografik değişkenleri belirlemek amacıyla ise "Kişisel Bilgi Formu" uygulanmıştır. Verilerin analizinde bağımsız örneklem t testi, tek tönlü varyans analizi (ANOVA), farklılaşmaların kaynağını tespit etmek amacıyla post hoch testleri, korelasyon analizi ve regresyon analizleri kullanılmıştır. Araştırma sonucunda öznel iyi oluş alt boyutu olan olumlu duygular ve önemli diğerleri ile ilişkilerden doyumda kızların puan ortalamaları erkeklerden daha yüksek bulunmuştur. Ergenlerin öznel iyi oluş puan ortalamaları yaşa göre anlamlı biçimde farklılaşma göstermiştir. Ebeveynlerin hayatta olma durumlarına göre ergenlerin öz anlayış düzeylerinde anlamlı farklılaşma belirlenmiştir. Anne baba eğitim seviyesine göre ergenlerin öznel iyi oluş düzeylerinde sadece anne eğitim seviyesine göre anlamlı farklılaşma olduğu bulunmuştur. Diğer yandan ergenlerin öz anlayış, öznel iyi oluş ve sabır puanları arasında pozitif yönde düşük düzeyde ilişkilerin olduğu ve öz anlayışın öznel iyi oluşu ve sabrı anlamlı biçimde yordadığı tespit edilmiştir. Araştırmadan elde edilen bulgular literatür ışığında tartışılmıştır.Öğe Öğretmenlerde umut ve yaşamda anlam arasındaki ilişki: Azmin aracı rolü(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2022) Yalçıner, Betül; Şimşir Gökalp, ZeynepAraştırmada öğretmenlerin yaşamda anlam, umut ve azim düzeyleri çeşitli değişkenlere göre incelenmiştir. Ayrıca yaşamda anlam düzeylerini açıklayabilmek için umut ve azim düzeylerini içeren aracı model kurulmuştur. Bu araştırmanın bağımlı değişkeni yaşamın anlamı, aracı değişkeni azim ve bağımsız değişkeni umuttur. Bu araştırmanın çalışma grubunu 2015-2021 yılları arasında Eğitim Fakültesi'nin farklı bölümlerinden mezun olan 396 kişi (236 kadın, 160 erkek) oluşturmaktadır. Katılımcıların kişisel bilgilerini belirlemek amacıyla "Kişisel Bilgi Formu", yaşamda anlam düzeylerinin belirlenmesinde "Yaşamın Anlamı Ölçeği", umut düzeylerinin belirlenmesinde "Sürekli Umut Ölçeği" ve azim düzeylerini belirlemek "Kısa Azim Ölçeği" kullanılmıştır. Araştırmanın sonucuna göre yaşamda anlam, umut ve azim düzeyi cinsiyete göre anlamlı farklılık göstermiştir. Yaşamda anlam ve umut düzeyi KPSS'ye hazırlanma durumu ve çalışma durumuna göre anlamlı farklılık göstermiştir. Ayrıca yaşamda anlam varlığı ile umut ve azim arasında pozitif yönde yaşamda anlam arayışı ile umut ve azim arasında negatif yönde anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Araştırmada dolaylı etkinin anlamlılığını test etmek için bootstrapping yöntemi kullanılmıştır. Modele göre azim, umut ve yaşamda anlam varlığı arasındaki ilişkide kısmi aracı rol oynamaktadır. Umut ve yaşamda anlam arayışı arasındaki ilişkide ise azim tam aracı rol oynamaktadır. Bulgular ilgili literatür kapsamında tartışılmış ve gelecekte gerçekleştirilecek olan araştırmalara ve politika yapıcılara yönelik öneriler sunulmuştur.Öğe Rehberlik ve psikolojik danışmanlık alanının geleceği: Delphi analizi çalışması(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2022) Sırakaya, Dilek; Bozgeyikli, HasanÜlkemizde 70 yıla yakın geçmişi olan rehberlik ve psikolojik danışma, son yıllarda büyük aşamalar kaydetmiştir. Ancak unvan sorunu, mesleki kimlik, bölüm olamama, ruh sağlığı yasasının olmaması gibi konularda çeşitli sorunlar yaşanmaktadır. Bu araştırmanın amacı, Türkiye'de RPD alanındaki sorunlar ve alanın geleceğinin alan uzmanlarının görüşleri çerçevesinde incelenerek tahminlerde bulunulmasıdır. Araştırmada Delphi yöntemi kullanılmıştır. Türkiye genelinde görev yapan ve e-posta ile iletişime geçilen 42 katılımcıdan ulaşılabilen ve araştırmaya katılmayı kabul eden 17 kadın, 12 erkek toplam 29 katılımcı (alan uzmanı) araştırmanın çalışma grubunu oluşturmaktadır. Yapılan Delphi çalışmasında nitel-nicel analiz aşamaları gerçekleştirilerek 3 aşamada tamamlanmıştır. 1. aşamada RPD alanının niteliğine yönelik görüşlerini ortaya çıkarmak amacıyla 5 açık uçlu soru sorulmuştur. İçerik analizi yapılarak ''RPD lisans/lisansüstü programların niteliği", "RPD alanındaki sorunlar" ve "RPD alanının niteliğindeki değişimler" olmak üzere 3 tema belirlenmiştir. Bu temalar altında toplam 27 kod ortaya çıkarılmıştır. 2. aşamada bu kodlar ile 7'li likert tipi anket oluşturulmuştur. Oluşturulan anket katılımcılara gönderilerek her bir ifadeyi 1 – 7 arasında değerlendirmeleri istenmiştir. 3. aşamada ise bu maddeler katılımcılara tekrar gönderilerek uzmanların bu maddeleri yeniden değerlendirmeleri istenmiştir. Araştırmanın sonucunda ortaya çıkan seçenekleri ortalamalarına göre sıralayıp RPD alanının sorunları ve gelecekteki konumuyla ilgili çıkarımlarda bulunulmuştur. Araştırmanın sonucunda ortaya çıkan temalara göre; mezun sayısının hızlı bir şekilde artması ile istihdam alanındaki sorunlar, TTK9 kararının değiştirilmesi ve çevrimiçi danışmanlığın yaygınlaşmaya başlaması en belirgin sonuçlardandır.Öğe Gençlerin kariyer farkındalık düzeyi, popülarite algısı ve gelişmeleri kaçırma korkusu(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2022) Karatepe, Zeynep Büşranur; Bozgeyikli, HasanGençlerin sosyal medya hesaplarını aktif kullanmaları, sürekli paylaşımlar yapmaları, birbirlerinden her daim haberdar olmak istemeleri, yaşanan gelişmeleri kaçırmaktan korkmalarına ve zamanlarının çok büyük bir kısmını sosyal medyada akranlarıyla geçirmelerine sebep olmaktadır. Bu geçirdikleri sanal zaman dilimi, ergenlerin günlük yaşamda ihtiyaç duydukları sevme, ilgilenilme gereksinimlerini karşıladığı gibi, ergenin kendisini topluluğun bir mensubu olarak görme ve akranlarının gözünde popüler olmak isteme ihtiyaçlarının giderilmesine de katkı sağlar. Gençlerin, kariyer farkındalığı kazanmaları istenen bu dönemde yanlış yönlendirmelerden, akranlarından etkilenmelerinden ya da kendi ilgi, yetenek ve değerlerini fark edemediklerinden dolayı kendilerine uygun olmayan bir mesleği seçebilmektedirler. Araştırmanın çalışma grubu, 2021-2022 öğretim yılında Türkiye'de çeşitli devlet üniversitelerinde öğrenimine devam etmekte olan öğrenciler arasından tesadüfi eleman örnekleme yöntemine göre seçilen 630 üniversite öğrencisinden oluşmuştur. Araştırma verileri 'Kariyer Farkındalık Düzeyi Ölçeği', 'Sosyal Ortamlarda Gelişmeleri Kaçırma Korkusu Ölçeği', 'Gençlerde Popülarite Algısı Ölçeği' ve araştırmacı tarafından geliştirilen 'Kişisel Bilgi Formu' aracılığıyla toplanmıştır. Elde edilen bulgulara göre popülarite algısı, gelişmeleri kaçırma korkusu ve kariyer farkındalık düzeyi kişisel farkındalık, kendini tanıma ihtiyacı, genel kariyer farkındalığı, iş farkındalığı ve kariyer kararı alt boyutlarından cinsiyete bağlı farklılaşma olmadığı tespit edilmiştir. Ancak yetkinlik farkındalığı açısından cinsiyetler arası erkeklerin lehine anlamlı fark bulunmuştur. Gençlerin kariyer farkındalık düzeyleri, popülarite algıları ve sosyal ortamlarda gelişmeleri kaçırma korkuları arasında ise negatif yönde anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Son olarak gençlerin popülarite algıları ve gelişmeleri kaçırma korkularının kariyer farkındalık düzeyini anlamlı düzeyde yordadıkları sonucu bulunmuştur. Araştırmadan elde edilen bulgular ilgili literatür çerçevesinde yorumlanmış ve ileriye dönük öneriler geliştirilmiştir.Öğe Lise öğrencilerinde fonksiyonel olmayan kariyer inançları (Mitler): Nitel bir analiz(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2022) Yavuz, Beyza; Bozgeyikli, HasanGünümüzde kariyer kavramı gittikçe hızlanan küreselleşme ve teknolojideki gelişmelerle birlikte önem kazanmıştır. Kariyer, iş hayatı dışında gündelik yaşamda da oldukça sık karşılaşılan bir kavram haline gelmiştir. Kariyer, belirli bir dönemde elde edilen uzmanlığı değil yaşam boyu değişip dönüşebilen uzun vadeli bir süreci kapsamaktadır. Bu araştırmanın amacı, lise öğrencilerinin fonksiyonel olmayan kariyer inançlarının (mitler) tespit edilmesidir. Araştırmada nitel araştırma yöntemi yaklaşımlarından biri olan fenomenolojik yaklaşım kullanılmıştır. Konya ilindeki liselerde öğrenim gören 8 kız, 7 erkek toplam 15 öğrenci araştırmanın çalışma grubunu oluşturmaktadır. Araştırmada Selçuk Üniversitesi ve Necmettin Erbakan Üniversitesi'nde görev yapan uzmanların görüşleri alınarak oluşturulan yarı yapılandırılmış görüşme formu aracılığı ile katılımcılardan veri toplanmıştır. Oluşturulan görüşme formu lise öğrencilerinin kariyer mitlerini tespit etmeye yönelik görüşme sorularından oluşmaktadır. Araştırmanın sonucunda lise öğrencilerinin sahip olduğu kariyer mitleri arasında akademik başarıya göre kariyer tercihi, yaşam boyu aynı kariyerde kalma, iş garantili kariyer tercihi, yakınları modelleyerek kariyer tercihi, yetenek öncelikli kariyer tercihi temalarının kariyer miti olarak değerlendirilebileceği ortaya çıkmıştır. Araştırma sonucunda ortaya çıkan ekonomik öncelikli tercih teması ise kariyer miti olarak değerlendirilmemektedir.Öğe Ergenlerde başa çıkma stratejilerinin yordayıcıları olarak bilişsel esneklik ve öz şefkat(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Özcan, İlknur; Gökalp, Zeynep ŞimşirBu araştırmanın amacı, ergenlerin başa çıkma stratejileri, bilişsel esneklik ve öz şefkat puanları arasındaki ilişkilerin incelenmesidir. Araştırma ilişkisel tarama modeline göre gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın çalışma grubu, 2022-2023 eğitim öğretim yılı Tokat ilindeki üç lisede öğrenim gören 243 kız, 226 erkek olmak üzere toplam 469 öğrenciden oluşmaktadır. Çalışma grubundaki öğrencilerin yaş ortalaması 15.37'dir. Araştırmada, öğrencilerin demografik özelliklerinin belirlenmesi için Kişisel Bilgi Formu, başa çıkma stratejilerinin belirlenmesi için Ergenler için Başa Çıkma Stratejileri Ölçeği, bilişsel esneklik düzeylerinin belirlenmesi için Bilişsel Esneklik Ölçeği, öz şefkat düzeylerinin belirlenmesi için Öz-Şefkat Ölçeği Kısa Formu kullanılmıştır. Çalışmada elde edilen verilerin analizi için Bağımsız Örneklem t Testi, Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA), Pearson Korelasyon Analizi, Çoklu Doğrusal Regresyon Analizinden yararlanılmıştır. Araştırmada elde edilen bulgulara göre, aktif başa çıkma sınıf düzeyi değişkenine, kaçınan başa çıkma cinsiyet ve sınıf düzeyi değişkenine, olumsuz başa çıkma cinsiyet değişkenine göre anlamlı şekilde farklılaşmaktadır. Ayrıca başa çıkma stratejilerinin tüm alt boyutları ile bilişsel esneklik ve öz şefkat değişkenleri arasında anlamlı ilişkiler bulunmaktadır. Bilişsel esneklik ve öz şefkat ile aktif başa çıkma alt boyutu arasında pozitif yönlü anlamlı ilişkiler bulunmaktadır. Bilişsel esneklik ve öz şefkat ile kaçınan başa çıkma ve olumsuz başa çıkma alt boyutları arasında negatif yönlü anlamlı ilişkilere rastlanmıştır. Başa çıkma stratejilerinin yordanmasına ilişkin Çoklu Doğrusal Regresyon Analizi sonuçlarına göre ise bilişsel esneklik ile öz şefkat, aktif başa çıkma stratejilerindeki toplam varyansın %20'sini açıklamaktadırlar. Kaçınan başa çıkma stratejilerindeki toplam varyansın %19'unu açıklamaktadırlar. Olumsuz başa çıkma stratejilerindeki toplam varyansın ise %25'ini açıklamaktadırlar. Bulgular alan yazındaki bilgiler doğrultusunda tartışılmış ve çeşitli önerilerde bulunulmuştur.Öğe Ergenlerde öz-kontrol ve sosyotelizm arasındaki ilişki: Sosyal medya bağımlılığının aracı rolü(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Erdem, Dilara Vuslat; Gökalp, Zeynep ŞimşirBu araştırmanın amacı ergenlerde öz-kontrol, sosyal medya bağımlılığı ve sosyotelizm arasındaki ilişkileri incelemektir. Ayrıca öz-kontrol ve sosyotelizm arasındaki ilişkide sosyal medya bağımlılığının rolünü içeren aracı modeli test etmektir. Bu araştırmanın bağımsız değişkeni öz-kontrol, bağımlı değişkeni sosyotelizm ve aracı değişkeni sosyal medya bağımlılığıdır. Araştırma 2021-2022 yılları arasında Mersin ve Konya'daki ortaokul ve liselerde öğrenim gören 12-18 yaş arası 623 [320 (%51.4) kız, 303 (%48.6) erkek] ergenlerin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Katılımcıların kişisel bilgilerini belirlemek amacıyla "Kişisel Bilgi Formu", öz-kontrol düzeylerini belirlemek için "Kısa Öz-Kontrol Ölçeği", sosyotelizm düzeylerini belirlemek için "Sosyotelizm Ölçeği" ve sosyal medya bağımlılıklarını belirlemek için "Ergenler için Sosyal Medya Bağımlılığı Ölçeği" kullanılmıştır. Araştırmada veriler korelasyon testi ve aracılık testi ile analiz edilmiştir. Dolaylı etkinin anlamlığını test etmek için bootstrapping yöntemi kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre öz-kontrol ile sosyotelizm ve sosyal medya bağımlılığı arasında negatif yönlü anlamlı ilişki bulunurken sosyotelizm ve sosyal medya bağımlılığı arasında pozitif yönlü anlamIı ilişki bulunmuştur. Gerçekleştirilen aracılık testi sonucunda öz-kontrol ve sosyotelizm arasındaki ilişkide sosyal medya bağımlılığı kısmi aracı role sahip olduğu bulunmuştur. Başka bir ifadeyle öz-kontrol hem doğrudan hem de sosyal medya bağımlılığı aracılığıyla sosyotelizmi yordamaktadır. Bulgular ilgili literatür kapsamında tartışılmış ve öneriler sunulmuştur.Öğe Öğretmen adaylarının topluluk önünde konuşma kaygısı ile beş faktör kişilik özellikleri arasındaki ilişkinin incelenmesi(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Ünal, Ayhan; Pamuk, MustafaBu çalışma öğretmen adaylarında, topluluk önünde konuşma kaygısı ile beş faktör kişilik özellikleri arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın modeli ilişkisel tarama modelidir. Araştırmanının katılımcılarını 2021-2022 güz yarıyılında Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi ve Erciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesinde öğrenimlerini sürdüren üniversite öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise bu fakültelerin çeşitli programlarında öğrenim gören öğrenciler oluşturmaktadır. Katılımcıların seçiminde uygun örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmaya bu yöntemle seçilen 503 öğrenci dahil edilmiştir. Öğrencilerin topluluk önünde konuşma kaygılarını belirlemek için Topluluk Önünde Konuşma Kaygısı Ölçeği ve beş faktör kişilik özelliklerini ölçmek için Hızlı Büyük Beşli Kişilik Testi kullanılmıştır. Cinsiyete göre topluluk önünde konuşma kaygısını incelemek için bağımsız gruplar için t testi uygulanmıştır. T testi sonuçlarına göre topluluk önünde konuşma kaygısı, uyumluluk ve duygusal dengesizlik kadınların lehine anlamlı düzeyde farklılık göstermiştir. Bölüm ve sınıf düzeyine göre topluluk önünde konuşma kaygısını incelemek için ise tek yönlü varyans analizi (ANOVA) kullanılmıştır. ANOVA sonuçlarına göre topluluk önünde konuşma kaygısının sınıf düzeyine ve bölümlere göre farklılaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Beş faktör kişilik özelliklerinin topluluk önünde konuşma kaygısı üzerine yordayıcı etkisini incelemek için çoklu regresyon analizi yapılmıştır. Regresyon analizi sonuçlarına göre dışadönüklük, deneyime açıklık, duyusal denge ve sorumluluk topluluk önünde konuşma kaygısını negatif yönde anlamlı düzeyde yordarken uyumluluğun pozitif yönde anlamlı düzeyde yordadığı sonucuna ulaşılmıştır. Elde edilen bulgular ilgili alanyazın ve kuramsal bilgiler ışığında açıklanmış olup birtakım önerilerde bulunulmuştur.Öğe Sosyal-duygusal-ahlaki gelişim ve okul yaşantılarında duygu sosyalleştirmenin rolü(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Kavafoğlu, Ahsen; Baytemir, KemalBu araştırmanın amacı ebeveynlerin duygu sosyalleştirme davranışları ile öğrencilerin sosyal- duygusal- ahlaki gelişimleri, algılanan okul yaşantıları ve okulda pozitif yaşantıları arasındaki ilişkilerin belirlenmesi ve bu değişkenlerin demografik faktörlere göre farklılaşıp farklılaşmadığını incelemektir. Araştırma 2022- 2023 eğitim öğretim yılında Kayseri ilinin Yahyalı ilçesinde 5. ve 6. sınıfa devam eden 301 öğrenci (155 kız ve 146 erkek) ve öğrencilerin ebeveynlerinin (186 anne ve 115 baba) katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırmada "Kişisel Bilgi Formu", "Çocuğun Olumsuz Duygularıyla Baş Etme Ölçeği", "Algılanan Okul Yaşantıları Ölçeği", "Sosyal- Duygusal ve Ahlaki Gelişim Ölçeği" ve "Okulda Pozitif Yaşantılar Ölçeği" kullanılmıştır. Verilerin analizi için bağımsız gruplar için t testi, korelasyon testi, ANOVA ve geriye doğru değişken eleme metodu (Backward Elimination) ile çoklu regresyon analizi yapılmıştır. Ebeveynlerin duygu sosyalleştirme davranışları ile çocukların sosyal- duygusal- ahlaki gelişimlerini ve okul yaşantıları arasında ilişki bulunmaktadır. Cezalandırıcı tepki ve duygu odaklı tepki sosyal- duygusal ve ahlaki gelişimi yordamaktadır. Cezalandırıcı tepki ve duyguları teşvik etme algılanan okul yaşantılarını ve okulda pozitif yaşantıları yordamaktadır. Ebeveynlerin duygu sosyalleştirme davranışları öğrencilerin cinsiyetine göre anlamlı düzeyde farklılaşmamaktadır, anneler daha fazla duyguları teşvik ifadeleri kullanırken babalar daha fazla cezalandırıcı ve küçümseyici tepkiler kullanmaktadır. Bulgulara ilişkin tartışmalar ve öneriler alanyazın kapsamında değerlendirilmiştir.Öğe Öz anlayış programının sağlık çalışanlarında öz anlayış ve çalışma yaşam kalitesine etkisi(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Bedir, Melikegül; Bülbül, Ayşe EliüşükBu araştırmanın amacı; sağlık çalışanlarının öz anlayış ve çalışma yaşam kalitesini yükseltmeyi hedefleyen bir psiko-eğitim programının sağlık çalışanları üzerinde etkililiğinin sınanmasıdır. Araştırmanın bağımsız değişkenini öz anlayış programı, bağımlı değişkenini ise; araştırmaya katılanların "Öz Anlayış Ölçeği 'ne ve Çalışanlar için Yaşam Kalitesi Ölçeği 'ne verdikleri cevaplardan elde edilen öz anlayış ve çalışma yaşam kalitesi puanları oluşturmaktadır. Araştırmada ön-test son- test deney, kontrol gruplu yarı deneysel model kullanılmıştır. Araştırma 2021-2022 yılları arasında Ankara Bilkent Şehir Hastanesinde görevini yapan 14'ü kadın 8'i erkek sağlık çalışanlarının katılımıyla gerçekleşmiştir. Deney ve kontrol grupları kolay ulaşılabilir örneklem yöntemi ile belirlenmiştir. Araştırma sürecinde deney grubuna 7 oturumluk "Öz Anlayış Programı" uygulanmış, kontrol grubuna ise herhangi bir eğitim verilmemiştir. Araştırma sorularının test edilmesi için betimsel istatistikler ve grup içinde, gruplar arasında ön-test, son-test ölçümler arasında farkın anlamlılığını belirlemek için Wilcoxon Sıralı İşaretler Testi ve Mann Whitney U Testi kullanılmıştır. Deney grubunun öz anlayış ve çalışma yaşam kalitesi puanlarında deneysel işlem sonrasında anlamlı bir artış olmuştur. Deneysel işlem sonrasında deney grubunun öz anlayış puan ortalamaları, kontrol grubunun puan ortalamalarından anlamlı olarak yüksektir, çalışma yaşam kalitesinin alt boyutlarından mesleki alanda şefkat tatmini ve şefkat yorgunluğu puan ortalamaları anlamlı bir farklılık göstermezken tükenmişlik alt boyutunun deney grubu lehine anlamlı şekilde farklılaştığı görülmüştür.Öğe Ortaokul matematik öğretmenlerinin, öğretmen adaylarının ve öğrencilerin; kesir, rasyonel sayı ve oran kavramlarına ait tanımlamaları(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Altundağ, Hasibe Şeyma; Doğan, MustafaBir kavramın tanımı yapılırken o tanıma uyan ve uymayan örneklerle birlikte tanım verildiğinde, kavram daha net anlaşılmış olur. Kesir, rasyonel sayı ve oran kavramları matematiksel gösterim olarak aynı şekillerde ifade edilebilmektedir. Ancak tanım ve anlam olarak birbirinden farklı kavramlardır. Bu nedenle kavramların ilişkilendirilmesi gerekir. Bu araştırmanın amacı birbiri ile ilişkili olan ve sıkça karıştırılan, derslerde birbiri yerine farklı şekillerde kullanılabilen üç kavramın anlamını ve tanımını öğrenci, öğretmen ve öğretmen adaylarının görüşlerine göre incelemektir. Araştırmacının katılımcı grubunu yedinci sınıf düzeyinde, Konya ilinde bir devlet okulunda öğrenim gören 108 öğrenci, bu öğrencilerin bulunduğu sınıflarda matematik dersleri veren 5 matematik öğretmeni ve Konya ilinde bir devlet üniversitesinde öğrenim gören toplam 56 matematik öğretmen adayından oluşmaktadır. Yapılan çalışma nitel bazlı bir araştırmadır. Veri toplama aracı olarak öğretmen adayları ve öğrencilere kavram eşleştirme testi, öğretmenlere ise yarı yapılandırılmış görüşme formu uygulanmıştır. Toplanan verilere içerik analizi yapılmıştır. Araştırmanın sonunda ulaşılan sonuçlar öğrencilerin, öğretmen adaylarının ve öğretmenlerin kesir, rasyonel sayı ve oran kavramlarıyla ilgili problemler yaşadıkları, bilgi eksikliklerinin bulunduğu ve bazı yanlış veya hatalı tanımlamalarının olduğunu göstermektedir. Bunların önemli bazıları parça-parça ilişkisinin kesir ve rasyonel sayı olarak algılanması ve parça-bütün ilişkisinin oran tanımlarına dahil edilmemesidir.Öğe Ortaokul öğrencilerinin sayı hissi ile matematik tutumları arasındaki ilişkinin incelenmesi(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Ülkü, Esma Nur; Yumak, YunusBu araştırmada; 2021-2022 eğitim öğretim yılında Şanlıurfa'da bulunan MEB'e bağlı bir ortaokulda altıncı, yedinci ve sekizinci sınıflarda öğrenim gören 39 öğrenci ile çalışılmıştır. Araştırmanın amacı; öğrencilerin sayı hisleri ile matematik tutumları arasındaki ilişkiyi incelemektir. Ayrıca öğrencilerin sayı hissi ve matematik tutumlarının, cinsiyet ve sınıf düzeyi değişkenine göre farklılaşıp farklılaşmadığı da incelenmiştir. Araştırmanın yöntemi karma modeldir. Çalışmada veri toplama aracı olarak Kayhan Altay ve Umay (2013) tarafından geliştirilen 'Sayı Duyusu Ölçeği' ile Eğitim Araştırma ve Geliştirme Dairesi Başkanlığı (EARGED) tarafından geliştirilen 'Matematik Tutum Ölçeği' kullanılmıştır. Verilerin JASP 0.16.4 programı ile çözümlemesi yapılmıştır. Veri analizinde; bağımsız örneklem t testi, ANOVA testi, korelasyon analizi ve regresyon analizi kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre öğrencilerin sayı hissi puanlarının oldukça düşük olduğu görülmüştür. Öğrencilerin soruları sayı hissi stratejileri yerine kural temelli, klasik yollardan çözdükleri sonucuna ulaşılmıştır. Sayı hissi puanları cinsiyet değişkeni açısından incelendiğinde; erkek öğrenciler lehine anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Sayı hissi puanları sınıf düzeyi değişkeni açısından incelendiğinde sayı hissi testinden aldıkları toplam puanın en yüksek 8.sınıflarda, en düşük 6.sınıflarda olduğu tespit edilmiştir. Yani sınıf düzeyi arttıkça sayı hissinde de bir artışın olduğu ve bu artışın anlamlı olduğu söylenebilir. Öğrencilerin matematik tutum ölçeğinden aldıkları toplam puan dikkate alındığında matematik tutumlarının orta düzeyde olduğunu söyleyebiliriz. Matematik tutumları cinsiyet değişkeni açısından incelendiğinde, erkek öğrenciler lehine anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Matematik tutum sınıf düzeyi değişkeni açısından incelendiğinde şu sonuca ulaşılmıştır: Sınıf düzeyi arttıkça matematik tutum puanlarında da bir artışın olduğu ve bu artışın anlamlı olmadığı tespit edilmiştir. Öğrencilerin sayı hissi ile matematik tutumları arasındaki korelasyon katsayısı 0,846'dır. Yüksek düzeyde, pozitif yönlü ve anlamlı bir ilişkiden söz edilebilir.Öğe Matematik öğretiminde teknoloji destekli tasarlanan oyunların matematik başarısına etkisi(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Ardahan, Sefa; Yumak, YunusBu araştırma, matematik öğretiminde teknoloji destekli tasarlanan oyunların matematik başarısına etkisini incelemeye yöneliktir. Teknoloji destekli tasarlanan oyunların öğrencilerin matematik başarısına olan etkisi teorik olarak incelenmiş, sonrasında ise ilgili değişkenlerle analiz edilmiştir. Bu çalışmada, nicel araştırma yöntemlerinden yarı deneysel desenlerden son test kontrol gruplu model tercih edilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu, Hakkari'de yer alan bir ortaokulun 5 ve 6. sınıflarında öğrenim görmekte olan 72'si kız, 70'i erkek olmak üzere toplam 142 öğrenci oluşturmaktadır. Bu çalışmada; veri toplama aracı olan başarı testi için oyunlarla ilgili kazanımlar incelenmiş, kazanımlara ait sorular taranmış ve bu sorulardan seçilerek araştırmacı tarafından bir başarı testi oluşturulmuştur. Toplanan verilerin analizi SPSS programı ile gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, bağımlı değişken olarak teknoloji destekli matematik oyunları kullanılırken bağımsız değişken olarak matematik başarısı kullanılmıştır. Çalışmanın hipotezi "Teknoloji destekli tasarlanan oyunların matematik başarısı üzerinde pozitif etkiye sahiptir" şeklindedir. Örneklem sayısı 50'den fazla olduğu için deney ve kontrol grubu Başarı Testi puanları Kolmogorov-Smirnov normallik analizi ile normalliği incelenmiş; daha sonra deney ve kontrol grubu öğrencilerinin Başarı Testi puanları T-Testi analizi ile test edildikten sonra sonuçlara yer verilmiştir.Öğe Matematik eğitiminde artırılmış gerçeklik: Bir içerik analizi çalışması(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Bayram, Erva Yeternaz; Yumak, YunusTeknolojinin günümüzde hızlı ilerlemesi ile birlikte karşımıza birçok yenilik çıkmaktadır. (Güllüpınar, Kuzu, Dursun, Kurt & Gültekin, 2013). Teknolojideki bu gelişmeler tüm bilimsel alanları etkilediği gibi eğitim alanını da hızla etkilemekte, günden güne büyük bir önem kazanmakta ve bu alanda kullanılan teknolojik yenilikler hem öğretmenlere hem de öğrencilere büyük kolaylıklar sunmaktadır. Gelişmiş ülkelere bakıldığında eğitim sistemlerinin teknoloji ile beraber ilerlediği görülmektedir. (Williams & Kingham, 2003). Kara tahta ve tebeşirle başlayan bu eğitim yolculuğu günümüzde sanal gerçeklik ve sonrasında artırılmış gerçeklik uygulamaları ile güncellenmektedir. (Erbaş & Demirer, 2014). Artırılmış gerçeklik uygulamalarının hem eğitimde hem de farklı alanlarda kullanımıyla ilgili araştırmalar gün geçtikçe artış göstermektedir (Mekni & Lemieus, 2014). Bu çalışmada, matematik eğitiminde artırılmış gerçeklik uygulamasının kullanımı ile ilgili Google Akademik ve YÖK Tez platformu üzerinde Türkçe ve İngilizce dilinde 2013-2022 yılları arasında taranan makale ve tezlerin içerik analizi yapılmıştır. Çalışmanın alt problemlerine uygun olarak bulunan yayınların "türleri, araştırma yılları, dili, yayımlandığı ülkeler, amaçları, örneklem düzeyleri, araştırma modelleri, veri toplama araçları, analiz teknikleri ve sonuçları" incelenmiştir. Elde edilen sonuçların artırılmış gerçeklik ile ilgili bir bakış açısı sunması ve alandaki eksiklikleri yeni araştırmacılara göstermesi beklenmektedir. Çalışmamızda nitel araştırma yöntemlerinden içerik analizi modeli tercih edilmiştir. Araştırma bulguları incelendiğinde, eğitimde artırılmış gerçeklik uygulaması ile ilgili çalışmaların giderek arttığı, daha çok ortaokul öğrencileri üzerinde çalışmalar yapıldığı ve araştırmacıların çalışmalarında genel olarak nicel araştırma yöntemini tercih ettikleri görülmüştür. Ayrıca çalışmalarda veri toplama aracı olarak çoğunlukla içerik analizi ve beceri testlerinin tercih edildiği, toplanan verilerin analizinde ise genellikle t-testi ve açıklayıcı analiz tekniklerinin kullanıldığı görülmüştür.Öğe 7. sınıf öğrencilerinin dörtgenler konusundaki öğrenmelerinin SOLO Taksonomisi ile incelenmesi(Selçuk Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Kırıcı, Melek; Doğan, MustafaBu çalışmanın amacı ortaokul 7. sınıf öğrencilerinin dörtgenler konusundaki öğrenmelerini SOLO Taksonomisi ile incelemektir. Nitel araştırma yöntemlerinden özel durum çalışması olarak gerçekleştirilen bu araştırma 2021-2022 eğitim öğretim yılında bir ortaokulda öğrenim görmekte olan 4'ü kız 4'ü erkek olmak üzere 8 öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. Her birinde beş sorunun bulunduğu kavramsal bilgi testi ve işlemsel bilgi testi veri toplama aracı olarak kullanılmıştır. Verilerin toplanması sürecinde öğrenciler ile klinik mülakatlar yürütülmüş ve kayıt altına alınmıştır. Elde edilen veriler araştırmacı tarafından oluşturulan SOLO rubriklerine göre değerlendirilmiştir. Bu aşamada SOLO Taksonomisi ile ilgili bilgi sahibi olan ikinci bir araştırmacı çalışmaya dâhil olmuştur. Her iki araştırmacı birbirinden bağımsız olarak öğrenci cevaplarını ilgili SOLO düzeylerine atamışlardır. Yapılan analizler sonucunda öğrenci cevaplarının büyük çoğunluğunun tek yönlü yapı ve çok yönlü yapı düzeyinde olduğu, ilişkisel yapı düzeyinde cevapların ise oldukça az olduğu görülmüştür. Ayrıca öğrencilerin kavramsal bilgi testindeki SOLO düzeylerinin işlemsel bilgi testine kıyasla daha alt düzeylerde yer aldığı sonucuna ulaşılmıştır.